Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3153
Karar No: 2011/1879
Karar Tarihi: 24.02.2011

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2010/3153 Esas 2011/1879 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2010/3153 E.  ,  2011/1879 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... Sandıkçıoğlu tarafından, davalı ... aleyhine 26/06/2008 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/12/2008 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Diğer temyiz itirazına gelince; davacı Bakanlık, davalının, özensizlik ve önlemsizlik nedeniyle ... ...’nun ölümüne yol açtığını, ölenin yakınlarının açtığı dava sonunda verilen karar gereğince ödediği tazminatın olayda kusurlu bulunan davalıdan alınmasını istemiştir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
    Yerel mahkemece; davalının sürücüsü olduğu aracın 02.4.2001 günü devrilmesi nedeniyle araçta bulunan ..."nun öldüğü, ölenin mirasçıları tarafından Ankara Asliye 1. Hukuk Hakimliği"nde davacı aleyhine tazminat davası açıldığı, istemin bir bölümünün kabulüne ilişkin kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği ve mirasçılara 177.216,00 TL ödendiği, davacı Bakanlığın ödediği tutarın rücu yolu ile ilk aracın sürücüsü olan davalıdan alınmasını istediği belirgin olduğu, daha önce kesinleşen yargılama aşamasında olayda davalının tam kusurlu olduğunun belirlendiği, ödenen tutarla ilgili açık bir itirazın bulunmadığı ve böylece davalının dava konusu olan tutarın tamamından sorumlu olması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, ancak, Borçlar Yasası"nın 44/2. maddesi göz önüne alındığında yukarıda belirtilen miktarın borçluyu zor durumda bırakacağı gözetilerek davalının takdiren zararın 1/3 oranında sorumlu olması gerekeceği gerekçesiyle, istemin bir bölümü kabul edilmiş ve 59.072,00 TL tazminatın davalıdan alınmasına, reddedilen 118.144,00 TL üzerinden davalı yararına nispi avukatlık ücreti takdirine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden; eldeki davanın açılmasına davalının yol açtığı, davacı Bakanlığın dava dışı kişilere ödediği tazminatın tamamı için rücu davası açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece reddine karar verilen bölüm, davacının kusurundan veya fazla isteğinden kaynaklanmayıp Borçlar Yasası’nın 44/2. maddesi gereğince davalı borçlunun özel durumu gözetilerek onun yararına, hak ve adalet duygusu gözetilerek yapılmış bir indirim olduğuna göre, davacının indirim yapılması nedeniyle reddedilen bölüm yönünden avukatlık ücreti ile sorumlu tutulması doğru değildir.
    Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle davalı yararına avukatlık ücreti hesap ve takdir edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine 24/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Uyuşmazlık, davalı borçlu lehine onun özel durumu göz önüne alınarak hak ve adalet gereğince BK’nun 44/2. maddesi gereğince yapılan indirim nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilip verilmeyeceği noktasından kaynaklanmaktadır.
    Dairemizin sayın çoğunluğu hak ve adalet duygusu nedeniyle indirim yapılması halinde reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi gerektiği düşüncesindedir.
    HUMK’nun, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre, mahkeme masrafı ve vekalet ücretlerinden tarafların sorumluluğu, davanın kabul ve reddedilen kısımlarına (miktarlarına) göre belirlenmesi gerekir.
    Hakimin görevi yasaları uygulamak olup, hakim yasalarda öngörülmeyen (düzenlenmeyen) konularda karar veremez. Dolayısıyla, davacı taraf karşı tarafa masraf ve vekalet ücreti ödemek istemiyorsa, davasının (alacağının) miktarını belirlerken (fazlaya ilişkin haklarını saklı tutabilir.) Hakim tarafından alacağın miktarı belirlenirken uygulaması gereken her türlü yasal artırım veya indirimleri göz önünde bulundurularak davasını açmalıdır. Zira, hakim davanın (alacağın) miktarını belirlerken yasalarda düzenlenen arttırım ve indirimleri göz önünde bulundurur. Somut davamızda olduğu gibi BK’nun 44/2 maddesinden kaynaklanan hak ve adalete göre indirimde yasadan kaynaklandığından ve bu durum davacı tarafından dava açılmadan önce bilindiğinden veya bilinmesi gereken yasal düzenleme olduğundan davacı tarafından dava açılırken öngörülmeyecek (bilinmeyecek) bir konu değildir. Dolayısıyla bu şekilde takdiri indirimler nedeniyle davanın reddedilen miktarı yönünden davacı vekalet ücreti ile sorumludur. Ayrıca, kanunu bilmemek mazerette değildir. Yani, davacı ben bu indirimin yapılacağını bilmiyordum da diyemez. Kaldı ki, manevi tazminat davalarında tazminat miktarı belirlenirken tarafların özel durumları, hak ve adalet duygusu esas alınarak miktar belirlenmesine rağmen reddedilen kısım yönünden de davalı lehine (davacı için takdir edilen vekalet ücretini geçmemek kaydı ile) vekalet ücreti takdir edileceğini Avukatlık Ücret Tarifesi düzenlemiştir.) Şu halde, davacı alacağının miktarı belirlenirken yapılan indirimin yasadan kaynaklanan davacı tarafın davasının açarken bilmesi gereken bir indirim olması, bu indirim hallerinde vekalet ücretine karar verilmeyeceğine ilişkin bir yasal düzenlemenin olmamasına karşın, aksine davanın kabul ve reddedilen miktarlarına göre taraflar lehine masraf ve vekalet ücreti verileceğine ilişkin yasal düzenlemelerin bulunması karşısında, sayın çoğunluğun “davalının özel durumuna göre yapılan indirimden” kaynaklanan davalı lehine vekalet ücretine karar verilemeyeceğine ilişkin görüş ve düşüncelerine katılmıyorum. 24/02/2011









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi