Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8129
Karar No: 2022/4802
Karar Tarihi: 13.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8129 Esas 2022/4802 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8129 E.  ,  2022/4802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.10.2017 tarih ve 2015/514 E- 2017/837 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 22.10.2020 tarih ve 2020/117 E- 2020/193 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı ...’nin Aselat İnşaat San. Ltd. Şti'nin hissedarları olduğunu, şirketin 10.000.000,00 TL'lik sermayesinin 9.000.000,00 TL'lik kısmının davalıya, 1.000.000,00 TL'lik kısmının da müvekkiline ait olduğunu, 07/12/2012 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi 'nde ilan olunan ortaklar kurulu kararının 7 nolu bendi ile davalının süresiz olarak görev yapmak üzere şirket müdürü olarak seçildiğini, şirketin her konuda ve her anlamda tam bir yetki ile temsil ve ilzam etmek üzere şirket unvanı altına atacağı münferit imza ile yetkili kılındığını, ancak davalının müdür olduğu tarihten itibaren yasal görevini yerine getirmediği gibi 3 hesap yılında genel kurul çağrısını da yapmadığını ve şirketin faaliyetleriyle ilgili olarak müvekkiline bilgi vermekten kaçındığını, bu nedenle müvekkilince keşide edilen 15/12/2014 tarihli ihtarname ile şirket işleriyle ilgili bilgi alma, şirketin faaliyet ve müdür seçimi ile ilgili olan gündemle genel kurul toplantısına çağrı yapılması talep edildiğini, davalı vekili tarafından gönderilen cevabi ihtarla şirket müdürü olan davalının sağlık problemleri nedeniyle ortaklar kurulunun toplanamadığını ve bu sorunun sona ermesini müteakiben genel kurul toplantısına çağrı yapılacağının bildirildiğini, davalının 03/12/2012 tarihinden itibaren şirketi zararlandırıcı faaliyetlerde bulunarak iyi yönetmediğini, şirkete ait Kartal'da bulunan arsalar üzerine inşa edilecek binalar için Ak Finansal Kiralama A.Ş'den çektiği 11.148.738,39 USD kredi karşılığı şirketin maliki bulunduğu yalı nitelikli taşınmazı finansal kiralama şirketine temlik ettiğini, yine aynı yerde bulunan 56 parsel sayılı arsa üzerine ipotek tesis ettirdiğini, ancak kiralama şirketine planına uygun olarak ödeme yapılmaması nedeniyle temerrüde düşüldüğünü ve şirketin tüm malvarlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını, finansal kiralama şirketinden kullanılan kredilerin bir kısmı inşaatın yapımı için harcanmış ise de önemli bir kısmının davalının kendi şahsi menfaatleri için kullanıldığını, bu hususun yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, davalının İran uyruklu olduğunu ve zamanının önemli kısmını ...'de geçirdiğini, Türkiye'de çok az kaldığını, bu hususun yurda giriş çıkış kayıtlarıyla sabit olduğunu ve davalı vekilince de belirtildiği üzere sağlık problemleri olması halinde zaten şirketi yönetemeyeceğinin aşikar bulunduğunu ileri sürerek şirket müdürü davalının müdürlük görevinden azline, temsil yetkisinin kaldırılmasına, şirketin idaresi için kayyum atanmasına ve kusuru ile müvekkilini ve şirketi uğrattığı zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, azil davasının şirkete yöneltilmesi gerektiğini, şirket müdürü olan müvekkiline husumetin düşmeyeceğini, kaldı ki, şirket müdürü olan müvekkili ile şirket arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın yalnızca müdür olan müvekkiline yönlendirilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkilinin Yasa'nın öngördüğü tüm görevlerini özen ve bağlılık yükümlülüğüne bağlı olarak yerine getirdiğini, davacının ileri sürdüğü iddiaların azil için haklı sebep olamayacağını, davacı iddialarının somut dayanaktan yoksun olduğunu, davacının yasayla kendisine açıkça tanınan hak ve yetkileri kullanarak genel kurulun toplanmasını sağlaması imkânı mevcut iken sırf genel kurulun toplanamadığı gerekçesiyle müvekkilinin azlini isteyemeyeceğini, müvekkilinin ikametgâhının yurtdışında olmasının görev ve yetkilerini kullanmasına engel teşkil etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, TTK. 630/3. maddesi gereğince, şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi ile şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul edileceği, şirket müdürü olan davalının müdürlük görevine başladığı tarihten itibaren TTK hükümleri ve ana sözleşme çerçevesinde ortaklar kurulu toplantısını yapmak üzere çağrıda bulunması ve bu toplantıların yapılmasını sağlaması gerekirken, bu gereği yerine getirmediği, işbu dava açıldıktan sonra yargılama sırasında 2012 yılından itibaren takip eden yılları da kapsayacak şekilde 16.05.2016 tarihli genel kurul toplantısını yaptığı, şirkete ait taşınmazla ilgili olarak finansal kiralama sözleşmesi akdetmiş ise de sözleşmesel edimleri gereği gibi yerine getirmesini sağlayamadığı ve sözleşmenin feshi ile sözleşme konusu ve şirkete ait gayrimenkulün finansal kiralama şirketine geçmesine neden olduğu, davalının müdür olduğu tarihten itibaren şirket bilançolarının zararla kapatıldığı ve şirketin sermayesinde azalmaların yıllara göre artarak devam ettiği, son olarak sermayenin tamamen yitirilmiş olmasına rağmen Yasa gereği mahkemeye bildirimde bulunulmadığı, SGK ve vergi borçlarını zamanında ödemeyerek birikmesine ve gecikme zammı tahakkuk etmesine neden olduğu, dosya içeriğiyle sabit olduğundan, davalının müdürlük görevini ifası sırasında gerekli özeni göstermeyerek bağlılık yükümlülüğünü de ihlal ettiği, kanunda şirket müdürüne tanınan devredilemez ve vazgeçilemez yetkilerini gereği gibi yerine getirmeyerek kanunu ve ana sözleşmede üstlendiği yükümlülüklerini ağır surette ihlal ettiği, şirketi iyi şekilde yönetemediği gerekçesiyle davacının, davalının müdürlük görevinden azlini istemekte haklı olduğu, davacı pay sahibinin ortaklar kurulunu toplantıya çağırma hususunda mahkemeden izin alma yetkisi olduğu anlaşılsa da davacının kendisine tanınan bu hakkı kullanmamasının kanunen müdüre verilen görevin yerine getirilmemesi durumunun haklı hale gelmesini sağlamayacağı, davacı tarafın şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek 5.000,00 TL tazminatın kendisine ödenmesi talebini geri almış ise de, davalı tarafça geri almaya muvafakat edilmediğinden bu talebin de değerlendirilmesi gerektiği, şirketin kötü yönetim ve özen yükümlülüğüne aykırılık nedeninden kaynaklanan zararların pay sahibinin dolaylı zararı niteliğinde bulunduğu, bu durumda pay sahibi olan davacının doğrudan bir zararından sözedilemeyeceği ve dolaylı zararların da ancak şirkete verilebileceği yasa gereği olduğundan davacının 5.000,00 TL tazminatın kendisine ödenmesi yönündeki talebinin yerinde olmadığı, ayrıca, şirketin yönetim boşluğunun ya da organ boşluğunun olmadığı gözetilerek kayyum tayini isteminin de yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının dava dışı Asalet İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi'ndeki müdürlük görevinden azline, davalının şirketteki müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına, davacının tazminat ve kayyum tayini istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda, şirket müdürü olan davalının göreve başladığından bu yana şirket genel kurul toplantılarının ifasını sağlamadığı, şirketin zarar ederek öz sermayesini tamamen kaybettiği, davalı tarafça haklı bir gerekçe ileri sürülemediği, davadan sonra yapılan genel kurulda alınan kararların sonucu değiştirmediği gibi anılan genel kurul kararların iptali için davanın açılmış olduğu gözetildiğinde, davalı şirket müdürünün kanuna ve özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği dolayısıyla azil için somut olayda haklı sebeplerin bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, dava dışı şirkette organ boşluğu olmadığı, azil kararıyla birlikte hükmün kesinleşmesi halinde müdürlük görevi sona erse dahi, şirketin müdürünü seçecek olan TTK 616-b maddesi gereğince ortaklar genel kurulu olduğundan ilk derece mahkemesince, kayyım talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı, tazminat talebine ilişkin davacı tarafça iddia edilen zarar kalemlerinin doğrudan zararlar olmayıp, dolaylı zararlar olduğu, davacının böyle bir davayı açabilirse de hükmedilecek tazminatın kendisine değil ancak şirkete verilmesini talep edebileceği ve yargılama sırasında davacı tarafından sunulan dilekçeden tazminatın şirkete verilmesi yönünde açık bir istemi bulunmadığından bu yöndeki davanın hukuken dinlenemeyeceği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
    13/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi