10. Hukuk Dairesi 2015/1073 E. , 2016/7306 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
24.10.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve yardımların kazanın oluşumunda kusuru bulunan davalı üçüncü kişilerden rücûan tahsiline ilişkin davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanunun 21/4"üncü maddesi olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21. maddenin birinci fıkrası hükmü, sigortalıya ya da ölümü hâlinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücûan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan ... karşı rücûan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin dördüncü fıkrası üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine
yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir. Anılan fıkrada geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir.
Somut olay incelendiğinde; vefat eden sigortalı ..."ün kaza tarihinde dava dışı ...."nin işçisi olduğu, şirkete ait olan ... plakalı araçla seyir halindeyken, yolun orta refüj kanal temizliğini yapmak için park halinde bulunan davalı ... ait ... resmi plakalı bakım aracına çarpması sonucu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisindeki 19.05.2012 tarihli rapor incelendiğinde; ... plakalı kamyonet işletenin - işverenin kusurunun bulunmadığını, ... plakalı kamyonetin sürücüsü ... ün % 70 oranında kusurlu olduğunu, ... resmi plakalı araç sürücüsü ..." in % 15 oranında kusurlu olduğunu, ... resmi plakalı araç işletenin - işverenin % 15 kusurlu olduğunu, davalı ... nin sigorta poliçesi kapsamında sorumlu bulunduğunu belirttikleri anlaşılmıştır.
Mahkemece, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumunun 15/11/2013 tarihli raporunda; sürücü ..." in % 20 oranında kusurlu olduğunu, müteveffa sürücü Mustafa Hakkı Öztürk" ün % 80 oranında kusurlu olduğunun belirttiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan 5510 sayılı Yasanın 21.maddesi kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, hükme dayanak alınan kusur oran ve aidiyetlerinin maddî olayla uyum içinde olması gerekir. Mahkemece esas alınan rapor yönünden davalı ..."nün olaydaki sorumluluğu ve buna bağlı olarak kusur oranın tartışılmamış olduğu görülmektedir.
Mahkemece dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa, çelişkiler ve eksiklikler giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddî olgular doğrultusunda kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Diğer bir husus, davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanunun 21/4"üncü maddesi olup, anılan madde incelendiğinde; iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceğinin öngörülmüş olması karşısında, üçüncü kişilerin bağlanan gelir yönünden Kuruma karşı ilk peşin değerin yarısının kusur karşılığı ile sorumlu olduğu hususun da mahkemece gözetilmesi gerekmektedir.
Mahkemenin, bu maddî ve hukukî olguları gözardı ederek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 03.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.