4. Hukuk Dairesi 2011/1868 E. , 2011/2217 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 08/04/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/09/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; davacı, çalıştığı kurum aleyhine açtığı davada, kurum vekili olarak 30.05.2003 günlü temyize yanıt dilekçesi sunan davalının, bu dilekçeye yazdığı sözlerle kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek, davalının 6.500,00 TL manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir.
Yerel mahkemece, Dairemiz bozma kararında belirtildiği gibi, kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilerek 3.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayın gelişimi ve haksız eylemin gerçekleştiği tarih gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438/7. maddesi gereğince, davacı yararına 1.500,00 TL manevi tazminat takdir olunmak suretiyle, kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının manevi tazminat takdirine ilişkin ilk paragrafında yer alan “...3.000,00...” biçimindeki sayı dizisinin silinerek yerine “...1.500,00” sayı dizisinin yazılmasına; harç alınmasına ilişkin ikinci paragrafta yer alan “...178,20...” ve “...90,40...” biçimindeki sayı dizilerinin ayrı ayrı silinerek yerlerine sırasıyla “...89,10...” ve “...1,30...” sayı dizilerinin yazılmasına; yargılama giderine ilişkin üçüncü paragrafta yer alan “...100,70...” ve “...188,50...” biçimindeki sayı dizilerinin ayrı ayrı silinerek yerlerine sırasıyla “...50,35...” ve “...138,15...” sayı dizilerinin yazılmasına; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/03/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu edilen ve davalı tarafından düzenlenen 30/5/2003 tarihli dilekçe, davacı hakkında TRT Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının soruşturma raporu üzerine yetkili makamın verdiği KINAMA cezasının kaldırılmasına ilişkin Ankara 9. İdare Mahkemesinin 2002/176 esas sayılı dosyasına verilmiştir.
Davalı avukat, yukarıda da belirtildiği gibi, vekili olduğu kurumun davacı hakkında verdiği KINAMA cezasının kaldırılmasına ilişkin açılan davada kurumunun verdiği disiplin kararının doğru olduğunu, davacı tarafından açılan iptal davasının haklı ve yerinde olmadığını belirtmek için, TRT Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının Soruşturma raporunu da esas alarak vekili olduğu kurumunun menfaatleri doğrultusunda değerlendirmeler yaparak davaya konu dilekçesini vermiştir.
Dilekçede ileri sürülen söz ve beyanlar soruşturma raporuna dayandığı gibi, savunma hakkının aşıldığını da göstermemektedir. Yerel mahkemenin ilk kararında da belirtildiği gibi, dilekçedeki söz ve beyanlar bir bütün halinde incelendiğinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir durum söz konusu değildir.
Bu nedenlerle davanın reddi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun kararlarına katılmıyorum. 03/03/2011