21. Hukuk Dairesi 2018/6589 E. , 2019/4013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 15 Nisan 2010 tarihinde müvekkile bahçe düzenlemesi işi verildiğini ve bu işi yaparken iş kazası geçirmesi sonucu sol gözü kör olduğunu, iş kazasında işveren %100 kusurlu bulunduğunu, bu nedenle müvekkile ... 19. Md. Gereğince ... ... Kurumu tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, kaza nedeni ile müvekkilinde sürekli iş gücü kaybı olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 1.000,00 TL maddi, 120.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 27/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 78.973,17 TL arttırmıştır.
B) Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş kazasının meydana gelmesinde kusurun müvekkili şirkette olmadığını, davacının kendisinde bulunduğunu, müvekkilin mevzuatta yer alan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, manevi tazminat oranının da çok fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
“ Meydana gelen kaza taraflar arasında ihtilasızdır. O halde davalı işveren taraf gerekli önlemleri aldığını ve davacının kusurlu olduğunu ispat külfeti altındadır.
Davacının ... ve ekonomik durum araştırması yapılmış ve davacının belediye"de işçi olduğu ve asgari ücret aldığı tespit edilmiştir. Yine ... hizmet dökümü incelendiğinde kaza tarihinde davacının asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce kusura yönelik olarak olarak 24.06.2013 tarihli kusur raporu usul ve yasaya uygun olduğundan itibar edilmiş olup; Asıl İş veren ... Taahhüt İnşaat Ticaret ve San. A.Ş"nin iş kazasında %20 oranında kusurlu olduğu, Taşeron firma (Alt işveren) .... Mad. İnş. Mad. Nak. Turz. Gıda Tem. Tic. Ltd. Şti"nin %50 oranında kusurlu olduğu, kazazede işçi ..."ın %30 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizce maluliyete ilişkin olarak usul ve yasaya uygun olarak ... Kurumu Genel Kurulundan 04.12.2014 tarihli alınan 41,2 oranındaki maluliyet raporu esas alınmış ve bu rapora itibar edilmiştir.
10/06/2016 tarihli ... Hesap Bilirkişi raporunda; Davacının 78.973,17 TL zararının olduğu bildirilmiştir.
Netice olarak, toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde; Davacının asgari ücret ile çalıştığından davacının gelirinin asgari ücret olduğu bu şekilde hesap edilmek suretiyle davacının maddi tazminat hesabında ... Yaşama Tablosu "ndan tespit edilen bakiye ömrü esas alınmış, aktif ömür 60 yaş olarak kabul edilmiş Yargıtay uygulamaları doğrultusunda pasif döneme sarkan zararlar da gerçek zarara dahil edilmiştir. Davacının aylık gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilmiştir. İskontolu kazanç dönemi ve iskontolu emeklilik kazanç dönemi ayrı ayrı hesaplanarak toplam miktardan davacının maluliyet oranına karşılık gelen miktarın toplam 78.973,17 TL olduğu dosya kapsamına uygun 10 Haziran 2016 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtildiğinden davacının maddi tazminat talebinin davacı vekilinin 27/07/2017 havale tarihli dilekçesi ile de ıslah ettiği 78.973,17 TL olarak kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacının manevi tazminat talebi de Mahkememizce değerlendirilmiştir. Tarafların celp edilen ... ve ekonomik durumları, maluliyet hali ve ailevi ilişkilere etkisi nazara alınarak, ayrıca hak ve nesafet ilkesi de gözetilerek kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumluluk gereğince manevi tazminat talebinin 35.000,00 TL olarak kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde belirtilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“Davacı tarafça açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE;
1-78.973,17 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 15.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-35.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“Davacı istinaf talebinin incelenmesinden,
Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu belirtilmiş ise de kazanın olduğu tarih ve yukarıda ortaya konulan kriterlere göre hükmedilen miktarın somut olayın özelliğine uygun olduğundan iş bu istinaf talebinin yerinde olmadığı kabul görmüştür.
Davacı kendisi aleyhine harç yüklenmesinin hatalı olduğunu bildirerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece hüküm altına alınan miktar üzerinden Harçlar Yasası uyarınca nispi karar harcı hesaplanmış ve peşin harcın mahsubu ile bakiye harç davalıdan ve davacıdan tahsil edilmiştir. Mahkemece davanın reddedilen kısmı için davacıdan harç alınması doğru olmamış, mahkeme kararının bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
Davalı istinaf sebeplerinin incelenmesinden,
Manevi tazminat miktarının fazla olduğuna dair iddia somut olayın özelliği ile yukarıda ortaya konulan ilkeler bir arada değerlendirildiğinde yerinde görülmemiştir.
Hesap raporunda pasif dönemde asgari geçim indiriminin hesaba dahil edilmesinin hatalı olduğunu bildirmiş ise de hükme esas alınan 07/06/2016 tarihli hesap raporunda pasif dönem zarar hesabı yapıldığında asgari geçim indiriminin hesaba dahil edilmediği bildirilmiş ve nitekim hesap tablosunun incelenmesinden 2029 yılındaki net kazanca göre 2030 yılındaki pasif dönem net kazancının daha düşük tutulduğu görülmekle asgari geçim indiriminin hesaba dahil edilmediğine ilişkin tespitin gerçeği yansıttığı anlaşılmıştır.
Geçici iş göremezlik ödemesinin 2.199,90 TL olduğu dosya kapsamı ile ortadadır. Bu miktarın işveren kusuruna isabet eden miktarın rücua konu olması nedeniyle zarar hesabında dikkate alınmasında herhangi bir hata bulunmamaktadır. Gerçek zarar hesaplamasında geçici iş göremezlik döneminde tam malul kabul edildiğinden 3.012,50 TL"ye ulaşılmasında herhangi bir hata söz konusu değildir. Her iki rakamın birbiri ile ilgisi yoktur. Aynı miktar olması gerekmez.
PMF yaşam tablosuna göre 60 yaşa kadar fiilen çalışılacağı ve 60 yaştan sonra pasif dönem hesabı yapılması gerektiği Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin uygulaması ile örtüşmektedir.
İlk derece mahkemesinin gerekçesinde davacının %30 oranında kusurlu ve işverenlerin toplam %70 oranında kusurlu olduğunu belirleyen bilirkişi raporunu esas aldığını bildirirken, işverenlerin %60 oranında kusurlu olduğu kabulü ile hesap yapan 07/06/2016 tarihli hesap raporunu aynen esas alarak hüküm gerekçesinde çelişkiye düşmüştür. Çelişkili gerekçe nedeniyle tarafların hangi oranda kusurdan sorumlu olduğuna dair ilk derece mahkemesi kabulünün ne olduğu tereddüte meydan vermektedir. Bu nedenle davalı tarafın kusur durumuna dair istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Davalı tarafça, müvekkilinin kusursuz olduğu, %30 kusuru kabul etmediği bildirilmiş ise de dosya kapsamında bulunan üç ayrı kusur raporunda işverenlerin toplam kusur oranının %60 ve işçinin kusur oranının %40 olduğu ifade edilmiş olmakla işveren tarafın kusur oranının %60 olarak kabulü gerekmiştir. İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinin bu yönden düzeltilmesi gerektiğinden davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
“Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA,
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile;
Davacının maddi zararın tazminine ilişkin talebinin kabulü ile 78.973,17 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 15/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının manevi zararının tazminine ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 35.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.
G)Taraf Vekillerinin Temyiz Nedenleri;
Davacı Vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Vekili temyiz dilekçesinde özetle: müvekkilinin kusursuz olduğu, %30 kusuru kabul etmediği, PMF yaşam tablosuna göre 60 yaşa kadar fiilen çalışılacağı ve 60 yaştan sonra pasif dönem hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, pasif dönemde asgari geçim indiriminin hesaplamada dikkate alınmasının hatalı olduğunu, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
H) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacı sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince; 78.973,17 TL maddi, 35.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak anılan davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacının iş kazası sonucu % 41,2 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının % 40 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların ... ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı kazalı yararına hükmedilen 35.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 21/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.