3. Hukuk Dairesi 2016/1510 E. , 2017/11696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı eşi ile boşanma aşamasında olduklarını, dava dilekçesi ekinde sunulan eşya listesinde yer alan ziynet eşyalarının düğünde kendisine takıldığını, yine bu listedeki çeyiz eşyalarının ise ailesi tarafından düğün öncesinde alınarak kendisine hediye edildiğini, ancak davalının düğünde takılan bu ziynet eşyalarını elinden aldığını ve bir daha iade etmediğini, diğer eşyaların da evden ayrılması sonrasında müşterek hanede kaldığını belirterek, dilekçe ekinde sunulan eşya listesinde vasıf, cins ve miktarı belirtilmiş olan ziynet ve çeyiz eşyalarının öncelikli olarak aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bedellerinin karşılığı olarak şimdilik 65.441,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının kendisi ile evlenmeden önce psikolojik rahatsızlığı bulunduğu ancak bu durumu kendisinden sakladığını, davacının rahatsızlığının etkisi ile evde sorunlar çıkarmaya başladığını ve son olarak annesine bıçak çekmesi nedeniyle davacıyı polis nezaretinde önce ailesinin evine, ailesinin kabul etmemesi üzerine ise halasının evine götürüp bıraktıklarını, davacının bu şekilde evden ayrılırken altınlarını da yanında götürdüğünü ve halasının evinde kaldığı dönemde bu altınları bozdurarak iki hafta süreyle Kuşadasında başka bir erkekle kaldığını, ayrıca davacının evlenirken hiçbir çeyiz ve ev eşyası getirmediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,"tarafların düğünden sonra davalının babasının müşterek evinde kaldıkları, bu evin odasının birinde hayatlarını devam ettirdikleri, ziynet eşyalarının davalı tarafından kabulünde olan miktar ve sayı itibariyle davacıya takıldığı, mahkemenin kabulünde olan bu altınların davalı tarafından davacının elinden alınmadığı hususunun dosya kapsamındaki taraf, tanık ve davalı asilin yemin beyanları ile sabit olduğu, buna göre dava konusu ziynet eşyalarının davalıda kaldığı ve davacı tarafça evlenirken çeyiz eşyası getirdiği iddialarının ispat edilemediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-HMK"nın 297/1-c bendine göre mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuçlar ve hukuki sebeplerin bulunması gerekir.
Somut olayda davacı, kendisine ait ev ve çeyiz eşyalarının, evden ayrılması ile birlikte müşterek hanede (davalıda) kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise davacının evlenirken hiçbir eşya getirmediğini savunmuş olup, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ise, davacının ev ve çeyiz eşyası getirdiği hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle bu talebin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında, davacının çeyiz eşyası ve ev eşyası talebi yönünden, dosyadaki delillerin değerlendirilip tartışılmadığı, bu yönden kararın gerekçesinin yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
Eldeki davada davacı taraf, çeyiz ve ev eşyalarına ilişkin iddiası bakımından tanık deliline dayanmıştır.Bu kapsamda, dinlenen davacı tanıkları (davacının babası ve halası) beyanlarında davacının evlenirken çok sayıda çeyiz ve ev eşyası getirdiğini ifade etmişlerdir.
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. O halde, tanıkların sözlerine değer vermek gerekir. Bunun yanında, yöresel örf ve adetlere göre de evlenen kadının hiçbir çeyiz eşyası olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır.
O halde mahkemece, dosyadaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle, davacı tarafça ispat edilebilen çeyiz ve ev eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve bentte açıklanan nedenler ile hükmün davacı yararına HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.