Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı,miras bırakanı H."nin çekişmeli 6 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölüm ile 132 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümdeki yarı paylarını mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak,hasta olduğu sırada dava dışı R..a satış göstermek suretiyle temlik ettiğini,onun da anılan taşınmazları yine danışıklı olarak davalıya devrettiğini ileri sürerek tapuların iptali ile mirasçılar adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davanın kabulü ile muris ve murisin mirasçıları adına tesciline ilişkin olarak verilen karar Dairece "davadaki isteğin terekeye iade biçiminde olduğu gözetilerek,dava dışı mirasçı bulunduğundan taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esası yönünden bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca "direnme hükmü sırasında yalnızca dava açan mirasçı bakımından hüküm kurulmuş olmakla,yeni bir hüküm oluşturulduğundan yeni hükmün incelenmesi için Daireye gönderilmesine" karar verilmiştir.
Karar,davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 8.4.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vekili Avukat K. K. geldi,davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vekili avukatlar gelmediler,yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava,tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulü ile taşınmazların muris ve mirasçıları adlarına tesciline ilişkin verilen karar,Dairece " taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esası yönünden bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmesi üzerine H.G.K"ca " direnme hükmü sırasında dava açan mirasçı bakımından hüküm kurulduğundan yeni hükmün incelenmesi için dosya Daireye gönderilmiş olup, yeniden yapılan incelemede kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olduğu görülmektedir.Bilindiği üzere;tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda,önceki hükümde direnilerek 6 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile muris H..ına,132 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile mirasçılar İ.. F..ına tesciline biçimindeki hükme çelişkili olarak gerekçeli kararda anılan taşınmazların tapu kayıtlarının davacının payı oranında iptal ve tesciline biçiminde karar yazılması doğru değildir.
Hal böyle olunca,hükmün 10.4.1992 gün 1992/7 esas -1992/4 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,8.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.