20. Hukuk Dairesi 2014/10221 E. , 2015/4988 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalılardan tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1989 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 2803 parsel sayılı 5.900 m² yüzölçümündeki taşınmaz, senetsiz ve belgesizden mera niteliği ile sınırlandırılmış, 30.03.1990 - 30.04.1990 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak itirazsız kesinleşmiştir.
Davacı ... , 25.03.2010 havale tarihli dilekçe ile çekişmeli taşınmazın üzerinde orman ağaçları bulunduğu, orman sayılan yerlerden olduğu halde ...nca mera olarak tahsis edildiği iddiasıyla, mera tahsis kararı ile mera özel sicil kaydının iptal edilerek orman niteliği ile adına tapuya tescili ve davalıların el atmalarının önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmadığından ...nin kadastrodan önceki sebeplere dayanarak temyize konu davayı açtığı, her ne kadar ...nca yapılan mera tahsis işleminin askı süresi içinde dava açılmış ise de mera komisyon kararının kadastro tespitinden farklı bir maddi olgu ortaya koymadığı, yörede yapılan genel arazi kadastro çalışmalarının 30.03.1990 - 30.04.1990 tarihleri arasında ilân edilerek 01.05.1990 tarihinde kesinleştiği, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı, hak düşürücü sürenin istek olmasızın kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan askı ilanının 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık süreyi durdurmayacağı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilerek, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.07.2011 tarih ve 2011/6470 E. - 8848 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: [...gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile arasında bir ayrım da içermemekte ise de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, tarafların sav ve savunmaları ile delilleri sorulup, gerekli inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır."" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddi ile çekişmeli 2803 sayılı parselde bulunan 5.900 m² yüzölçümlü taşınmazın mera vasfı ile orta malı olarak özel siciline kaydına karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4342 sayılı Kanun uyarınca ...nca verilen mera tahsis kararına itiraz ile elatmanın önlenmesi, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmamış olup, ...nca 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılıp 23.02.2010 - 27.03.2010 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmeyen mera tahsis çalışması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek davanın reddi ile taşınmazın mera vasfı ile orta malı olarak özel siciline kaydına biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava reddedildiğine göre, yargılamada avukat ile temsil edilen davalı taraf lehine dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 1100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekirken, verilmemesi doğru değilse de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple, kararın hüküm fıkrasının 5. numaralı bendinin hükümden kaldırılarak hükmün son bendine “Davanın reddi nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1100.-TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı ...ye ödenmesine,"" cümlesi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.