3. Hukuk Dairesi 2016/7475 E. , 2017/11790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmiş ise de, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteklerinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 18.08.2014 tarihinde davalı şirkete ait enerji nakil hattından kaynaklanan yangın nedeniyle taşınmazında yer alan fıstık ağaçları ile diğer meyve ağaçlarının yandığını, meydana gelen zararın mahkeme kanalı ile tespit edildiğini ileri sürerek; 29.385,40 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket; davaya konu olay nedeniyle bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, zira sorumluluğun arıza, bakım ve onarım faaliyetlerini yapmakla görevli olan dava dışı yüklenici firmaya ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıya ait taşınmazın, elektrik tellerinin kopması nedeniyle çıkan yangın sonucunda zarar gördüğü, tanık anlatımlarıyla yangının meydana gelişinin desteklendiği, ziraat bilirkişisi tarafından davacıya ait taşınmazda meydana gelen zararın 29.385,40 TL olarak belirlendiği, yangının yaz aylarının en sıcak günlerinde, şiddetli rüzgarın da etkili olduğu olağanüstü hava şartlarında meydana geldiği, elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, mahsul ve bahçe sahibi şahısların da muhtemel yangın olaylarına karşı gerekli tedbiri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu nazara alınarak hesaplanan zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre uygun bir tutarda indirim yapılması gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile 14.692,70 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafça süresi içinde yapılan temyizde ileri sürülmeyen hususların süresinden sonra verilen 03.01.2017 tarihli ek temyiz dilekçesi ile ileri sürülemeyeceğinin anlaşılmış bulunmasına göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Yerel Mahkemece hükme esas alınan 27.04.2015 tarihli ziraat bilirkişi raporu ise; davacıya ait taşınmazda zarar gören fıstık ağaçlarının sayı ve yaşları belirlenmeksizin, bilimsel verilere göre taşınmaza dikilebilecek ağaç sayısının hesaplanması suretiyle düzenlenmiştir. Ayrıca, raporda ağaçların değerinin hesaplanmasında on yıllık gelir metodu kullanılmıştır. Raporun, bu haliyle hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır.
Mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerekirken, zarar kapsamının belirlenmesinde gerçek zarar ilkesine uygun olmayan hesaba dayalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3- Davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerel mahkemece; elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, mahsul sahibi şahısların da muhtemel yangın olaylarına karşı gerekli tedbiri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu nazara alınarak uğranılan zarardan 6098 sayılı TBK"nun 51/1 maddesi uyarınca indirim yapılması doğrudur. Ancak, olayın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde yapılan indirim oranı (% 50) fazladır.
Bundan ayrı, mahkemenin taktir hakkını kullanarak yaptığı indirim nedeniyle davanın reddedilen kısmı yönünden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması da, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.