3. Hukuk Dairesi 2021/3843 E. , 2021/11082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki cezai şart, reçete bedeli ve sözleşmenin feshi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum tarafından, sahibi olduğu eczanesine reçetelerdeki imzaların hasta veya yakınına ait olmadığı ve yönlendirme yapıldığı gerekçesi ile cezai işlem uygulandığını, oysa sözleşme hükümlerine aykırı davranılmadığını ileri sürerek; kurum işleminin iptali ile cezai şart ve reçete bedeli adı altında haksız olarak kesilen toplam 382.717,73 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 272.786,21 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01/11/2017 tarihli ve 2015/23980 E. 2017/10537 K. sayılı kararı ile onanmış, Davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine aynı Dairenin 10/10/2019 tarihli ve 2018/520 E. 2019/9693 K. sayılı kararıyla; dava konusu cezai işlemin kurum tarafından İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2015/9063 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu ancak tahsil edildiğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı; mahkemece uygulanan 382.717,73 TL cezai işlemin, kurum tarafından tahsil edilip edilmediği araştırılmadan eksik inceleme sonucunda 272.786,21 TL"nin iadesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile davalı kurum tarafından düzenlenen 172.448,48 TL reçete bedeli ve 210.269,25 TL cezai şart bedeli olmak üzere toplam 382.717,73 TL"lik işlemin 272.786,21 TL’lik kısmının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Uyuşmazlık, davalı tarafından reçetelerdeki imzaların hasta veya yakınına ait olmadığı ve yönlendirme yapıldığı gerekçesiyle, davacı hakkında tesis edilen işlemin iptali ve kesilen bedelin iadesi talebine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü bağlamında, öncelikle davaların birleştirilmesinin temeli ve neticeleri üzerinde kısaca durulmasında fayda olacaktır.
Davaların birleştirilmesi ve ayrılması müessesesinin temelinde usul ekonomisi ilkesi yatar. HMK’nın 30 uncu maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi, Anayasal dayanağı olan bir ilke olup, Anayasanın 141 nci maddesinin dördüncü bendinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğuna açıkça işaret edilmiştir.
Öte yandan HMK’nın 166 ncı maddesinde, aralarında bağlantı bulunan, daha açık anlatımla aynı veya benzer sebeplerden doğmuş yahut biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette olduğu davaların aynı sıfat ve düzeydeki mahkemelerde açılmış olmak kaydıyla davanın her aşamasında birleştirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirilen davalarda tek bir yargılama yapılır ve ortak deliller tek bir kez toplanır. Bunun sonucunda mahkeme uyuşmazlığın bütün taraflarının menfaatini aynı yargılama içerisinde görme, değerlendirme ve uyuşmazlığı bu çerçevede çözme imkânına sahip olur. Bu da hukuk güvenliğinin korunması ve çelişkili kararların önüne geçilmesine hizmet eder.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı Kurum tarafından davacı aleyhine İzmir 19. İcra Dairesinin 2015/9063 sayılı dosyasında 210.269,25 TL, 172.707,93 TL ve 69.308,50 TL faiz olmak üzere toplam 452.285,68 TL bakımından icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı üzerine İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2016/127 Esas sayılı davanın açıldığı ve bu davaya dayanak yapılan kurum işlemi ile eldeki davaya konu işlemin aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın konusu ve tarafları bakımından aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunup bulunmadığının tespiti için (davalardan biri hakkında verilecek karar diğerini etkileyeceğinden ve çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından) İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/127 Esas sayılı dosyası temin edildikten sonra, eldeki dava hakkında inceleme ve araştırma yapılarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi