8. Hukuk Dairesi 2011/7137 E. , 2012/3790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 11.10.2011 gün ve 71/210 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 118 ada 110 parsel kapsamında kalan yaklaşık 3,5 dönümlük taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 118 ada 110 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişinin 18.07.2011 tarihli rapor ve krokisinde pembe renk ile gösterilen 8118 m²"lik yerin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 118 ada 110 parsel kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit görmüş olup, yüzölçümü 523.916,83 m²"dir. Bu büyüklükteki bir taşınmaz içerisinden 8118 m²"lik bir yerin zilyetlikle kazanılması için sınırlarının belirli olması ve tespit tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmesi gerekir. Kural olarak ham toprak niteliğiyle tespit ve tescil edilen yerlerin, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Taşınmazın yüzölçüm büyüklüğü gözönünde tutulduğunda nitelik konusunda duraksama söz konusudur. Öte yandan mahkemece, dava konusu yerin yakın çevresinde bulunan parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgeleri getirtilerek taşınmaz başında uygulanmamıştır.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tutanağının düzenlendiği 28.05.2002 tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait (1972-1982 yılları arası) ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirleneceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmaza komşu 262 ada 15, 16 parseller ile 118 ada 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 135, 136, 137, 138, 150, 151, 152, 154, 155, 156 parsellere ait kadastro tutanakları ve ekleriyle, kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması; yeniden yapılacak keşifte söz konusu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişi krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259 (HMK.m. 243, 244, 259 ve 290/2) maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın niteliğiyle ilgili görüş, teknik bilirkişiden de taşınmazın yeri ve yüzölçümünü gösterir kroki ve rapor alındıktan sonra; jeodezi ve fotoğrametri uzmanı marifetiyle taşınmaza ilişkin olarak kadastro tutanağının düzenlendiği 28.05.2002 tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda üç boyutlu olarak incelemesi yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmelidir.
Öte yandan, davacının miras bırakanı ...; dosya arasında bulunan aile nüfus kayıt örneğine göre 13.05.1993 tarihinde ölmüştür. Mirasçıların ölüm tarihinden itibaren bağımsız 20 yıllık zilyetlikleri bulunmamaktadır. Davacı, miras bırakanının eklemeli zilyetliğine dayanmaktadırlar. Mahkemece, sadece davacı bakımından 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince miktar araştırması yapılmıştır. Miras bırakanın ölüm tarihi gözetilerek muris ... ile davacı dışındaki tüm mirasçılar bakımından 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması zorunludur. Bu bakımdan miras bırakan ... ile davacı dışında kalan diğer mirasçıların belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil dosyalarının ise ait oldukları mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde açıklanan sınırlamalar yönünden göz önünde tutulması, ayrıca bu maddenin 03.07.2005-5403 S.K./26. maddesi ile Değişik 2.fıkrası hükmüne göre, sulu ve kuru toprak ayırımının 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre araştırılıp belirlenmesi, belgesizden edinilen taşınmazların aynı kadastro çalışma alanı içerisinde edinilmeleri gerektiğinin düşünülmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.