MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2005
NUMARASI : 2005/238-2005/350
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava konusu 124 parsel sayılı taşınmazdaki payını borcu nedeniyle teminat olmak üzere davalıya bedelsiz olarak devrettiğini ve borcun ödenmesi halinde taşınmazın geri verileceğine dair yazılı belge düzenlendiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı şirket temsilcisi ile davalı arasında 14.11.2000 tarihinde inanç sözleşmesi yapıldığı ve buna göre davacı şirket tarafından çekişme konusu 124 parseldeki maliki olduğu 501/27752 payını 15.11.2000 tarihinde davalı R."e satış göstermek suretiyle intikal ettirildiği; daha sonra da taraflar arasında 6.8.2002 tarihli ikinci bir sözleşme düzenlenerek önceki sözleşmenin ve içeriğinin ortadan kaldırıldığı, keza son düzenlenen sözleşmenin de 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı yazılı belge niteliğinde bulunduğu sabittir.
Oysa, mahkemece anılan belge inançlı işlemin belgesi olarak kabul edilmemiş ve ayrıca davacının borcunu eda etmemesi sebebiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.
Halbuki, 6.8.2002 tarihli sıhhati konusunda taraflar yönünden çekişme bulunmayan belgenin 5.2.1947 tarih ve 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince inançlı işlemin belgesi olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle, mahkemenin bu belgeye itibar etmemesi ve gözardı etmesinin doğru olduğu söylenemez.
O halde, mahkemece yapılacak iş, Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmü gözetilerek davacının davalıya olan varsa borcu belirlenerek, aynı borçtan kaynaklanan icra takip dosyası ve alacak davası dosyası da gözetilmek suretiyle mükerrer ödemeye sebebiyet verilmeksizin belirlenerek borcun davacı tarafından davalıya ödenmek üzere mahkeme veznesine yatırılması konusunda davacıya önel verilmesi, yatırıldığı taktirde davacının davasının kabul edilmesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2005
NUMARASI : 2005/238-2005/350
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava konusu 124 parsel sayılı taşınmazdaki payını borcu nedeniyle teminat olmak üzere davalıya bedelsiz olarak devrettiğini ve borcun ödenmesi halinde taşınmazın geri verileceğine dair yazılı belge düzenlendiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı şirket temsilcisi ile davalı arasında 14.11.2000 tarihinde inanç sözleşmesi yapıldığı ve buna göre davacı şirket tarafından çekişme konusu 124 parseldeki maliki olduğu 501/27752 payını 15.11.2000 tarihinde davalı R."e satış göstermek suretiyle intikal ettirildiği; daha sonra da taraflar arasında 6.8.2002 tarihli ikinci bir sözleşme düzenlenerek önceki sözleşmenin ve içeriğinin ortadan kaldırıldığı, keza son düzenlenen sözleşmenin de 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı yazılı belge niteliğinde bulunduğu sabittir.
Oysa, mahkemece anılan belge inançlı işlemin belgesi olarak kabul edilmemiş ve ayrıca davacının borcunu eda etmemesi sebebiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.
Halbuki, 6.8.2002 tarihli sıhhati konusunda taraflar yönünden çekişme bulunmayan belgenin 5.2.1947 tarih ve 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince inançlı işlemin belgesi olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle, mahkemenin bu belgeye itibar etmemesi ve gözardı etmesinin doğru olduğu söylenemez.
O halde, mahkemece yapılacak iş, Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmü gözetilerek davacının davalıya olan varsa borcu belirlenerek, aynı borçtan kaynaklanan icra takip dosyası ve alacak davası dosyası da gözetilmek suretiyle mükerrer ödemeye sebebiyet verilmeksizin belirlenerek borcun davacı tarafından davalıya ödenmek üzere mahkeme veznesine yatırılması konusunda davacıya önel verilmesi, yatırıldığı taktirde davacının davasının kabul edilmesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.