3. Hukuk Dairesi 2021/5941 E. , 2021/11092 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasına dair Dinar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10/12/2020 tarihli ve 2017/169 E. 2020/195 K. sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 14/04/2021 tarihli ve 2021/1775 E. 2021/4105 K. sayılı ilama karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 25 yıldır adi ortaklık şeklinde müteahhitlik yaptıklarını, 22/09/2005 tarihinde ... Turizm Seyahat Gıda ve İçecek Mad. İmalat San.Tic.Ltd. Şirketi ile eser sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye göre gelir ve gider hesabının davalının yaptığı harcamaların toplam bedeline %10 kar payı ve genel gider eklenerek ortaya çıkacak miktar üzerinden KDV ilave edilerek faturalandırılacağı ve ... tarafından ödeme yapılacağını, söz konusu sözleşmeye ilişkin olarak yapılan giderlerin ortaklık hesabından karşılandığını, davalının ortaklık devam ederken şahsi olarak da Dinar"da üstübeç ve tebeşir imalatı yapan Demorto Ltd.Şti.ne ortak olduğunu, daha sonra davalının kendisinden habersiz olarak ve haricen adi ortaklığın gelirinden büyük bir parayı bu şirkete aktardığını öğrendiğini, bu duruma itiraz ettiğini, hesapları karşılaştırmak istediğini ancak davalının bundan kaçındığını, davalı ile adi ortaklık ilişkisi içinde olduğunu, davalının yapmış olduğu işten haricen tahsilat yaptığını, kazanç hesaplarının yarı yarıya olduğundan davalının Dazkırı İcra Müdürlüğünün 2009/257 E sayılı dosyasından tahsil ettiği alacak bedelinin yarısı olan 225.000 TL"nin, icra takip tarihi olan 12/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; usulüne uygun tasfiye talep edilmediği gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 04/10/2012 tarihli ve 2012/1776 E. 2012/6716 K. sayılı kararıyla onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine aynı Dairenin 04/02/2013 tarihli ve 2012/9310 E. 2013/726 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki sona eren ortaklık ilişkisi kapsamında birbirlerinden isteyebilecekleri tutarın belirlenebilmesi açısından, BK"nın 538. vd. maddeleri gözetilerek tasfiye işlemi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, onama kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, adi ortaklığın zarar ettiği, tasfiyeyi gerektirir herhangi bir taşınır veya taşınmaz malvarlığının da olmadığı, tasfiye sonucunda davacıya verilmesi gereken bir kar payı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 19/04/2017 tarihli ve 2015/17823 E. 2017/5566 K. sayılı kararla, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak, adi ortaklık konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden davacının itirazlarını da giderecek şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte takdir edilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde; tasfiye raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 631.740,37 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 14/04/2021 tarihli ve 2021/1775 E. 2021/4105 K. sayılı kararla; taleple bağlılık kuralı gereğince, davacı tarafça talep edilen 225.000 TL ile bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, buna aykırı olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına karşı, davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Düzeltilmesi istenilen Yargıtay kararında açıklanan gerekçelere göre, davalının sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.
2-Somut olayda; davacı, davalının Dazkırı İcra Müdürlüğünün 2009/257 E sayılı dosyasında tahsil ettiği alacak bedelinin yarısı olan 225.000 TL"nin tahsilini talep etmekte, davalı ise savunmasında icra dosyasından 450.000 TL tahsil ettiğini kabul etmektedir. Başka bir deyişle, davalı tarafından icra dosyasından tahsil edilen alacak miktarının 450.000 TL olduğu tarafların da kabulündedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; icra dosyasından 450.000 TL tahsil edildiği kabul edilecek olursa, toplam kar miktarının 888.364,42 TL olduğu, ortakların payına düşen miktarın (1/2) 444.182,21 TL olduğu, bu miktardan davacı için harcanan faizli şirket dışı harcama düşüldüğünde, davacının payına düşen miktarın 431.740,46 TL olduğunun belirtildiği, ancak icra dosyasının faizli 850.000 TL olarak tahsil edildiği kabul edilecek olursa, ortakların payına düşen miktarın (1/2) 644.182,12 TL olduğu, bu miktardan davacı için harcanan faizli şirket dışı harcama düşüldüğünde, davacının payına düşen miktarın 631.740,37 TL olduğu şeklinde terditli hesaplama yapılmış olmasına rağmen, mahkemece tarafların kabulünde olan miktarın esas alındığı (tahsil edilen miktarın 450.000 TL olduğuna yönelik) hesaplama yönteminin hükme esas alınmaması doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece; dava dilekçesi ile davalı tarafından dava dışı şirket aleyhine 450.000 TL asıl alacak yönünden başlatılan icra takibinde, alacağın yarısı olan 225.000 TL’nin talep edildiği, bu miktar üzerinden harçlandırma yapıldığı, davacı tarafından davanın ıslah edilmediği, tarafların kabulünde olan icra dosyasındaki tahsil miktarı (tarafların kabulünde olan 450.000 TL) ve taleple bağlılık kuralı gereğince, davacı tarafça talep edilen 225.000 TL ile bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, talep aşılarak 631.740,37 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Ne var ki; mahkeme kararının ayrıca bu gerekçe ile de bozulması gerekirken, zuhulen bu kısmın ilave edilmeden bozulduğu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair karar düzeltme isteminin reddine, HUMK"nın 440 ıncı maddesi uyarınca ikinci bentte açıklanan gerekçenin Dairece verilen 14/04/2021 tarihli ve 2021/1775 E. 2021/4105 K. sayılı bozma kararına ilave edilerek hükmün bu gerekçe ile de davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 09/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.