3. Hukuk Dairesi 2016/2126 E. , 2017/11859 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ..."ün 29/06/2013 tarihinde düğün töreni yapmak üzere düğün salonu işletmecisi davalı ile sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmede diğer hizmetlerin yanında düğün fotoğraf çekiminin ve düğünün 180 dakikalık kamera çekiminin de dahil olduğunu, sözleşme gereği tüm ödemeleri yaptıklarını, ancak davalının sözleşmede yüklenmiş olduğu edimi ayıplı olarak ifa ettiğini, kendilerine teslim edilen CD kamera çekimlerinin hatalı, görüntülerin bozuk olduğunu, sessiz olarak görüntü çekimi yapıldığını ve başka bir düğüne ait müzik ve seslerin bu görüntü CD"sine eklendiğini fark ettiklerini, düğün merasimlerinin davacılar için büyük öneme sahip olduğunu, bir daha tekrarlanması mümkün olmadığını, ancak davalının edimini yerine getirirken gerekli özeni göstermediğini, her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın 29/06/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca, elektronik cihazlardan fotoğraf makinesi ve kameradan doğacak hatalardan düğün salonunun sorumlu olmadığını, davalının kusurlu kabul edilemeyeceğini, buna rağmen kamera hatalarını minimize etmeye ve elden geldiğince düzeltmeye çalıştığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı ... için takdiren 1.000,00 TL, davacı ... için takdiren 1,000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 29/06/2013 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; düğün organizasyonu kapsamında çekilen kamera kayıtlarının hatalı olmasından dolayı uğranılan manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesine dayanmaktadır. Zira eser sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 470.maddesinde belirtildiği gibi, yüklenicinin bir
eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmelerinde sözleşme anında eser ortada olmayıp, sözleşmeden sonra meydana getirilmesi söz konusudur.
Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. (BK.m.471)
Somut olayda, davacıların düğün töreni kamera kayıtlarının hatalı olduğu açık olup, bu husus davalının cevap dilekçesinde de inkar edilmemiş, davalı kamera hatalarını minimize etmeye çalıştığını, bu konuda iyi niyetli çalışmalarla müşteri memnuniyeti açısından yardımcı olmaya çalıştığını, elden geldiğince çekim ilişkin CD"yi düzeltmeye çalıştığını beyan etmiştir. Bu durumda davalının edimini ayıplı ve kusurlu olarak ifa ettiği ve dolayısıyla davacılara olan özen borcuna aykırı davrandığı, toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucu açıklıkla anlaşılmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmü gereğince, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kimse, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi hükmü gereğince resimler ve kamera çekimleri kişinin, kişilik hakları kapsamında olup; hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse yine aynı yasanın 25. maddesi hükmü gereğince manevi tazminat istemi hakkına sahip bulunmaktadır. Kural olarak sözleşmeye aykırılık, kişilik haklarına saldırı teşkil etmez ise de; kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu nitelikte ve ağırlıkta olan sözleşmeye aykırılık, hukuka aykırı haksız eylem oluşturduğundan manevi tazminat sorumluluğunu gerektirir.
Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir.
Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Nitekim, davacıların en önemli anlarından bir kesit olan düğün töreni görüntülerini belgeleyen ve ileride kendileri için büyük bir hatıra olan çekimlerin hatalı olmasının telafisinin mümkün olmadığı, davacılarda yaratacağı üzüntünün derecesinin ortada olduğu, yaşam boyunca hatırlanıp üzülmelerine neden olacağı kuşkusuzdur.
Yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece, daha üst düzeyde bir tazminatın takdiri gerekirken belirtilen şekilde manevi tazminata karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.