21. Hukuk Dairesi 2015/12485 E. , 2015/20648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine bu kabul edilmezse 02/10/2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte aylık tahsisi yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Dava, 15.08.1982 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü ile davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının yaşlılık aylığına esas sigorta başlangıç tarihinin 01.08.1983 olduğunun (borçlanma talep dilekçesi içeriği itibariyle iş bu tarihten itibaren gerçekleşen çalışmaların borçlanılarak karşılığının ödendiği anlaşılmakla), 01.11.2007 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
15.08.1965 doğumlu davacının 18 yaşını 15.08.1983 tarihinde ikmal ettiği anlaşılmakla bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü gerekirken 01.08.1983 olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Davacıya ..."da 01.04.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmış ise de dilekçe ekinde yer alan 20.12.2011 tarihli sigortalı hizmet cetveline göre davacıya 07.10.2010-31.12.2010 tarihleri arasında "işsizlik olmadan işsizlik yardımı" yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu yardımın 3201 sayılı Kanun"un 6.maddesine göre bu dönemle sınırlı olarak kesin dönüşe engel olup olmadığı yönünde sağlıklı bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
3201 sayılı Kanun’un 6/A-(a) bendine göre bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için yurda kesin dönülmüş olması şarttır. Kanun’un 6/B fıkrasının 1.cümlesine göre bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik"in "Tanımlar" başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre kesin dönüş; aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder. Bu tanımda geçen sosyal sigorta ödeneği deyiminden; çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ikamete dayalı ödenekler, sosyal yardım ödeneği deyiminden ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.
Yapılacak iş, davacıya 07.10.2010-31.12.2010 tarihleri arasında ödenen "işsizlik olmadan işsizlik yardımının" 3201 sayılı Kanun"un 6.maddesine göre ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği olup olmadığını sormak ve sonucuna göre bu dönemle sınırlı olarak kesin dönüş koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.