4. Hukuk Dairesi 2017/2163 E. , 2020/2174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı ... AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Muhasebe ve Mali Müşavirlik Ltd. Şti. aleyhine 30/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19/07/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının faaliyette bulunduğu dairenin su borusunun 01/07/2014 tarihinde patlaması üzerine davacı şirketin faaliyette bulunduğu alt katta bulunan daireyi su bastığını, su baskını nedeniyle hasar oluştuğunu, davalı şirket yetkilisinin söz konusu zararın kendi sigorta şirketleri tarafından giderileceğini söylemesine rağmen mağduriyet giderilmeden 30/08/2014 tarihinde üst dairenin su borusunun tekrar patladığını, bu kez iş yerinde daha şiddetli hasar oluştuğunu, hasarın delil tespiti ile belirlendiğini, toplam 16.253,40 TL zararı bulunduğunu, davalının sigortacısı olan Allianz Sigorta A.Ş tarafından söz konusu zarar ve ziyana mahsuben 27/10/2014 tarihinde 1.231,46 TL ve 1.973,52 TL olmak üzere toplam 3.204,98 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu kısmi ödeme ile zararının tamamen giderilmediğini belirterek kalan zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, davacının bu davayı açma hak ve yetkisi olmadığını, su bastığı iddia edilen taşınmazın ne maliki ne de kiracısı olmadığını, iş yerinin su borularında patlamalar oluştuğunu ve hasarın büyük ölçüde de davacının kendi dairesindeki su borularının patlamasından kaynaklandığını, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davacının su faturasına bakıldığında durumun davacıdan kaynaklandığının anlaşıldığını, binanın yaklaşık 50 yıllık olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, davalı şirketin su borusunun patlaması sonucunda oluştuğu iddia edilen maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında bulunan tapu kayıtları incelendiğinde; dava konusu taşınmazda kat mülkiyetine geçildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/ç maddesi “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür.” şeklindedir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19/son maddesi gereğince; her kat maliki ana taşınmaza ve diğer bağımsız bölümlere kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesi gereğince de bu Kanun’un uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.
Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden çekişmenin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmasından kaynaklandığı açıktır. Bu durumda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gerekir.
Sonuç olarak mahkemece, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ek 1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilip Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu benimsenerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esası bakımından hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.