20. Hukuk Dairesi 2015/2743 E. , 2015/5167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 30/03/2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26/06/2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Av. ... ... ile diğer taraftan vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Kadastro sırasında ... beldesi .... mahallesi 323 ada 5 parsel sayılı 579,22 m² yüzölçmündeki taşınmaz, kargir dört katlı bina ve arsası niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşamı zilyetliği nedeniyle ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı taşınmazın ırmak kıyı kenar çizgisi içindeki, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden, öncesinin de orman sayılan yerlerden olduğu, bu tür yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemenin davanın kabulüne; çekişmeli 323 ada 5 sayılı parselin tapu kaydının iptaline ve aktif dere yatağı olduğu anlaşıldığından dere yatağı olarak tapulama dışı bırakılmasına ilişkin 07.06.2010 gün ve 2008/233 - 127 sayılı kararı, davalı tarafın temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 28.06.2011 gün ve 2010/5572 - 4402 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...mahkemece dava konusu 323 ada 5 parsel sayılı taşınmazın aktif dere yatağı ve dere etkisi altında kalan yerlerden olduğundan söz edilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, taşınmaz üzerinde iki kere keşif yapıldığı, jeolog bilirkişilerden raporlar alındığı, birinci keşif sonrası alınan jeolog bilirkişisi raporu ile ikinci keşif sonrasında alınan jeolog bilirkişisi raporlarının birbiriyle çeliştiği, söz konusu çelişki giderilmeden, varsa nedenleri açıklanmadan dava konusu taşınmazın aktif dere yatağında kalıp kalmadığı açıklık kazanmadan hüküm kurulamayacağı, sağlıklı sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman, fen, ziraat ve üçlü jeolog bilirkişiler heyeti ile tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, özellikle taşınmazın dere yatağı veya etkisi altında olup olmadığı üzerinde durulması, uzman bilirkişilerden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınması, dıştan komşu taşınmazların dayanağı kayıtlar getirtilerek sözü edilen kayıt ve belgelerde nizalı parsel yönünün ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterildiği üzerinde durulması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36/A ve geçici 11. maddesi gereğince davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderine hükmolunmayacağı...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, çekişmeli parselin tesbitinin iptali ile 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesi uyarınca tesbit dışı bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanunun 4. madde hükümlerine göre yapılıp 30.07.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 900.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı .....ye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.