Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 57 parsel sayılı taşınmazın kuzey tarafından geçen yolu sürmek suretiyle haksız olarak taşınmazına davalıların elattıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davacının taşınmazına herhangi bir tecavüzlerinin bulunmadığını, aksine davacının yola tecavüzünün bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların davacıya ait taşınmaza tecavüzlerinin bulunmadığı, adalar arasında bulunan tersimat hatasının düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece adalar arasında tersimat hatasının bulunduğu, tersimat hatasının idari yoldan düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, tevzii ile oluşan tapu kaydına dayanmıştır.Komşu parsel maliki durumunda bulunan davalılarda ayrı tapu kayıtları ile davaya karşı koymuşlardır.İddia ve savunmanın içeriğine göre taraflar arasındaki çekişmenin tersimat hatasından kaynaklanmadığı sabittir.Bu durumda,mahkemece yapılacak iş tarafların dayanmış oldukları tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilerek uzman bilirkişi (fen ehli) ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler aracılığı ile yerine uygulamak çekişmeli yerin hangi tarafın tapusu kapsamında kaldığının tespitinden ibarettir. Bilindiği üzere;harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle tarafların dayandığı tapu kayıtlarının gereği şekilde yerine uygulanmak suretiyle duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kapsamlarının saptanması, tapu kayıtlarının tedahülü (iç içe geçmesi) halinde önceliği olan ve doğru temele dayanan kayda itibar edilmesinin gerekeceğinin düşünülmesi, böylece toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve soruşturmaya dayalı olarak yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,8.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.