21. Hukuk Dairesi 2015/1848 E. , 2015/20753 K.
"İçtihat Metni" Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2014
NUMARASI : 2007/484-2014/583
Davacı, murisinin SGK"lı çalışmaları dikkate alınarak ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 25.12.1990 tarihinde ölen eşi A. U."nun sadece 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetleri dikkate alınarak ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile "davacının mirasbırakanının ölüm tarihi olan 25.12.1990 tarihini takip eden ayın başı olan 01.01.1991 tarihinden itibaren SSK tarafından davacıya ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine", karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisinin 233 sayılı KHK gereği sözleşmeli personel olarak 14.10.1985-30.05.1986 tarihleri arasında 226 gün çalışması olduğu, 30.05.1986-30.11.1987 tarihleri arasında askerlik yaptığı, daha sonra 25.12.1987 tarihinde tekrar çalışmaya başladığı, ancak SSK tarafından Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne 25.12.1987 tarihinden sonrasına ilişkin bildirilen sigortalılık süresinin 25.12.1987-15.03.1990 tarihleri arasında olduğu, 4566 sicil numaralı işyerinin dönem bordrolarında davacının 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalarının 14.03.1990 tarihinde sona erdiği, emekli sandığına tabi çalışmasının 15.03.1990 tarihinde başladığının anlaşıldığı ve Personel Hizmet Cetvelinden, davacının 233 sayılı KHK kapsamındaki çalışmalarının 28.10.1989 tarihinde sona erdiğinin belirtildiği, dolayısıyla davacının murisinin çalışmalarının hangi tarihler arasında 506 sayılı Yasa kapsamında, hangi tarihler arasında 5434 sayılı Yasa kapsamında geçtiğinin net olmadığı, davacının 1 yıl 6 ay askerlik borçlanması yaptığı, 11.03.1991 tarihinde Tekel Yaprak Tütün İşletmelerinden emekli aylığı tahsis talebinde bulunduğu, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünün 02.10.1991 tarihli yanıtı ile davacının 5434 sayılı Yasa"ya göre murisinin 10 yıl sigortalılık süresi bulunmadığından aylığa hak kazanamayacağının bildirildiği, davacının 11.05.2007 tarihinde davalı Kurumdan murisinin sırf 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerine göre ölüm aylığı tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 08.06.2007 tarihli yanıtı ile davacının murisinin sigortalı çalıştığı hizmetlerin Emekli Sandığı Kurumuna devredildiğinin tespit edilmesi nedeni ile davacıya aylık bağlanmasının mümkün olmadığını, aylık talebinin emekli sandığına yapılması gerektiğini beyan ettiği, davacının 09.03.2009 tarihinde yeniden ölüm aylığı talebinde buluduğu, 15.03.1990-14.01.1991 tarihleri arasındaki 10 aylık çalışmanın toptan ödeme yapılarak tasfiye olması sebebi ile bu çalışmaları ihya ettiği, davacının ölüm aylığı talebine ilişkin davalı Kurum işleminin belirli olmadığı, ancak 04.05.2009 tarihli dul-yetim aylık düzeltme kararında davacının adının bulunduğu, 28.03.2012 tarihli Kurumun sigortalılık tescil kaydı sorgulama ekran görüntüsünde davacının 5434 sayılı Yasaya tabi dul/yetim aylığı aldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın 99. maddesinde; iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların hakkı doğuran olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde istenmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelir ve aylıklarının ise, yazılı istek tarihini takip eden aybaşından itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Benzer düzenlemenin bulunduğu 5510 sayılı Yasa"nın 97. maddesinin I.fıkrasında da iş kazası, meslek hastalığı, vazife malulluğü ve ölüm halllerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmının zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemece 506 sayılı Yasa"nın 99 ve 5510 sayılı Yasa"nın 97. maddesinin I.fıkrası göz önünde bulundurulmadan, davacının 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi açık ve net bir biçimde belirlenip hizmet birleştirilmesi olmadan tek başına ölüm aylığına yeterli olup olmadığı değerlendirilmeden, ayrıca aynı sigortalılık süresine göre hak sahibine iki ayrı sigorta kolundan aylık bağlanamayacağı dikkate alınarak davacının 5434 sayılı Yasa kapsamında dul aylığı alıp almadığı araştırılmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/11/2015 gününde oy birliğiyle ile karar verilmiştir.