Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2093
Karar No: 2017/11987
Karar Tarihi: 14.09.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/2093 Esas 2017/11987 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/2093 E.  ,  2017/11987 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalıdan, babasından intikal eden ev hariç diğer tüm gayrimenkullerdeki hisselerinin tamamını ... 1. Noterliğinin 10.08.1983 tarih ve 28940 yevmiye numaralı noter evrakı ile satın aldığını ve taşınmaz bedelinin tamamını ödediğini, noter satış sözleşmesine dayanarak ... Asliye Hukuk Mahkemesine tapu iptal ve tescil davası açtığını,bu davada davalı ile yapılan noterde düzenlenen belgenin noter satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığı, adi belge niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verildiğini ve kararın Yargıtay 14.Hukuk dairesince onanarak kesinleştiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya ödediği satış bedelinin günümüz koşullarına uyarlanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacının kendisine herhangi bir bedel ödemediğini, hileli yollarla iradesinin sakatlandığını, noter senedinin geçersiz olduğunu ve davacının talep hakkının zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18/04/2012 tarih 2012/2668 esas, 2012/10561 karar sayılı ilamı ile “...Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (MKmd.706, BK md 213, Tapu kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60) O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Harıcen taşınmaz satışına ilişkin sözleşmelerde,7.6.1939 tarih ve 1936/31 esas 1939/47 karar sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere, Borçlar Kanunun 61 ve 66. maddelerindeki zaman aşımı uygulanmaz. Aynı kanunun 125.maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı uygulanır.
    Taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan B.K 125 maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Sözleşme tarihi olan 10.8.1983 ile dava tarihi olan 31.3.2011 tarihi arasında 10 yıllık süre geçtiği anlaşılmaktadır ancak zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği açıktır. Zamanaşımı süresinin başlangıcı tapuda devir işleminin yapılmayacağının anlaşıldığı tarih olup, şayet satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise de zamanaşımı işlemez. Taraflar arasındaki harici sözleşmede zilyetliğin devri ile ilgili bir açıklama bulunmamaktadır. Öyle olunca mahkemece açıklanan hususlarda tarafların delilleri toplanarak zilyetliğin devredilip edilmediği edilmiş ise zamanaşımının işlemeyeceği, edilmemiş ise davanın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; zilyetliğin davacıya devredildiği yönünde kanaat oluşmakla, hukuken geçersiz sözleşme nedeniyle denkleştirici adalet kuralının uygulanması neticesinde; davanın kısmen kabulü ile 9.881,53 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenen paranın denkleştirici adalet ilkesi gereğince iade edilmesi suretiyle haksız değer kaymalarının önlenmesi amaç edilmiştir. Somut olayda; sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ve denkleştirici adalet ilkesinin esas alınması suretiyle bedelin iadesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; denkleştirici adalet uygulanırken Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatları gereğince, satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği tarih belirlenmek suretiyle bu tarihte, ifanın imkansız hale geldiği tarihin saptanamaması halinde ise dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün; çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekir.
    Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre; geçersiz sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği tarih, bu sözleşmeye dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemi ile açılan dava hakkında verilen red kararının kesinleştiği tarihtir.
    Dosya kapsamından; davacının davalı aleyhine dava konusu taşınmazlar için tapu iptal ve tescil talebiyle açtığı davanın, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/27 Esas, 2010/33 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, söz konusu kararın Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 02.12.2010 tarihli, 2010/11902 Esas, 2010/13234 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve karar düzeltme talebi de reddedilerek 03.03.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda; davacı tarafından davalı aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih olan 03.03.2011 tarihi, akdin ifasının imkânsız hale geldiği tarih olup, davacı ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca 03.03.2011 tarihindeki ulaştığı değerini isteme hakkına sahiptir.Hükme esas alınan 16.06.2014 havale tarihli ek bilirkişi raporunda davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca 31.03.2011 tarihindeki ulaştığı değer hesaplanmış, hesaplamada ekonomik etkenlerin tamamı yerine, bir bölümü (tefe-tüfe, altın, dolar ve asgari ücret) esas alınmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm vermeye elverişli değildir.
    Ayrıca dosyada bulunan ilk bilirkişi raporunda bilirkişiler satışa konu 425.000,00 ETL ( 0,425 TL )’nin satış tarihinden 03.03.2011 tarihine kadar ulaştığı alım gücü değerini 11.127,04 TL olarak hesaplamışlar, rapora itiraz üzerine alınan ikinci raporda bilirkişi ödenen paranın dava tarihi 25.03.2011 itibariyle güncel değerinin 20.566,20 TL olduğu sonuç ve kanaatine varmış; aynı bilirkişi ek raporunda ise dava tarihini 31.03.2011 kabul ederek bu tarihe göre yeniden yaptığı hesaplama sonucunda tefe-tüfe, altın, dolar ve asgari ücret ortalamalarına göre değerin 9.881, 53 TL olduğunu bildirmiş, mahkemece ek rapor hükme esas alınmıştır. Bu haliyle hükme esas alınan bilirkişi ek raporu ile önceki raporlar arasında çelişki de vardır.
    O halde; mahkemece, uzman bilirkişi heyetinden önceki raporlar arasındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle, davacının ödediği satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği 03.03.2011 tarihindeki ulaşacağı alım gücü; çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 5 etken) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi