Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/4602
Karar No: 2008/6103
Karar Tarihi: 14.5.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/4602 Esas 2008/6103 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalı torun, miras bırakanın ölümünden kısa bir süre önce, mal kaçırma amacıyla tapuda satış gibi göstererek taşınmazı devraldığı iddiasıyla dava açan mirasçı torunlara karşı davayı kaybetti. Mahkeme, temlikin gerçek amacının muvazaalı temlik yapmak olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini hükmetti. Bu tür uyuşmazlıkların doğru şekilde çözülebilmesi için davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün aydınlatılması gerektiğine dikkat çeken kararda, miras bırakanın denkleştirme yapmış olup olmadığı üzerinde durulması, miras hakkına sahip olan herkesin adil bir şekilde paylaştırılması ve taşınmazların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiği vurgulandı. Kararda açıklanan kanun maddeleri şöyle: Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2008/4602 E.  ,  2008/6103 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AYAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/02/2008
    NUMARASI : 2007/195-2008/62

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanları R.G."nin ilerlemiş yaşı sebebiyle hukuki tasarruf bilincinde olması pek de mümkün olmayan bir sırada ölümünden kısa bir süre önce diğer mirasçılardan mal kaçırma kastıyla ve muvazaalı olarak tapuda satış gibi gösterip 100 ada 14 parsel sayılı taşınmazını davalı toruruna temlik ettiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.Davalı, satışın gerçek olduğunu, taşınmazın değerini artıran yapı ve tesisler meydana getirdiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, işlemin muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isetği değerden reddedilerek, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                                                           -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacıların miras bırakanı R.G."nin malik olduğu 100 ada 14 parsel sayılı taşınmazı 9.8.1988 tarihinde torunu olan davalı H..G.ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiği ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler
    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır.
    Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
    Somut olaya gelince; davacılar miras bırakanın kızından olma torunları, davalı ise halen sağ olan oğlu H."den olma torunudur. Davalının akit tarihinde serbest ticaretle uğraştığı ve satın alma gücünün bulunduğu görülmektedir. Diğer taraftan, taşınmazın akit tarihindeki değeri ile gerçek değeri arasında bir fark bulunmadığı gibi her nekadar muris muvazaası davalarının ayrık durumlar dışında bir hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilmesi olanaklı ise de miras bırakanın 1989 tarihinde ölmesine karşın davanın uzunca bir süre sonra açılması dikkat çekicidir. Öte yandan, miras bırakanın hayatını sürdürmesi bakımından daimi olarak bir geliri olmadığı gibi sosyal bir güvencesinin de bulunmadığı, kaldı ki, yaşam süreci içerisinde komşular tarafından ihtiyaçlarının giderildiği ve bakıldığı gözetildiğinde miras bırakanın taşınmaz satmaya ve nakde ihtiyacının bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.Anılan, bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın temlikteki amacının muvazaalı temlik yapmak olmadığı kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere, hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi