20. Hukuk Dairesi 2014/9941 E. , 2015/5272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili; ... taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğunu, 15.670,50 m²"lik kısmının 2/B kapsamında kaldığını, bu nedenlerle bu kısmın tapu kaydının iptali ile 2/B vasfıyla ... adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile, .... ilçesi, ... köyü, .... mevkii 143 parsel sayılı taşınmazın haritacı bilirkişi ...."nın 20.02.2009 tarihli krokisinde (A) harfiyle gösterdiği 15.679,50 m²"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1993 yılında yapılıp 10.11.1993 tarihinde ilân edilerek 11.05.1994 tarihinde kesinleşen, aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanlarda 4785 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması mevcuttur.
Davacı ... vekili, ... köyü, .... mevkii 143 sayılı parselin kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kaldığı iddiası ile davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 2/B niteliğiyle ... adına tescilini talep etmiş; mahkemece de davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yeterli inceleme araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; dava konusu taşınmaz arazi kadastrosu sırasında 37 parsel numarası ile ... adına tespit edilmiş, daha sonra kadastro mahkemesinin 1981/313-1983/74 karar sayılı dosyasında kişiler arasında görülen dava sonucu taşınmazın 2990 m²"sinin 1942 yılında kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığından bu kısmının orman vasfı ile tesciline, kalan 29050 m² kısmının davalılar adına tesciline karar verilmiş, bu kararın kesinleşmesi ile, 2990 m²"si orman vasfı ile ... adına, 29050 m²"si ise bu dosyanın davalıları adına tescil edilmiştir.
Buna rağmen, dosya arasında dava konusu 143 parsel sayılı taşınmazın (kök 37 parsel) bulunduğu alanı komşuları ile gösterir ilk arazi kadastro paftası ile, 142 ve 143 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları, bu hükümden sonra ifraza uğramışlarsa ifraz krokileri ve ifrazla oluşan tapu kayıtları getirtilmemiştir. Her ne kadar dava konusu taşınmazın tapuya kaydında esas alınan dava dosyasında ... tarf değilse de, o dosyada taşınmazın 143 parsel olarak tapuya kaydedilen kısmının 1942 yılında kesinleşen tahdit dışında kaldığı belirlenmiş, buna rağmen temyize konu dosyada ise 143 parsel sayılı taşınmazın 15.679,50 m²"lik kısmının 1942 yılında kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, daha sonra 1993 yılında yapılan çalışma ile bu kısmın ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirlenmiştir. Dolayısı ile bilirkişi raporları arasında çelişki doğmuş, temyize konu dosyadaki bilirkişiler bu çelişkinin nedenini açıklayıcı doyurucu rapor sunmamışlardır. Dosyada mevcut kadastro paftalarında ve bilirkişi raporlarında kadastro mahkemesinin 1981/313-1983/74 karar sayılı dosyasında orman vasfı ile tesciline karar verilen ve 142 parsel olarak tescil edilen taşınmaz görünmemekte, dayanak kadastro mahkemesindeki dosyada kök parsel olan 37 parselin kadastro çapı mevcut kadastro paftasında ve bilirkişi raporundaki paftaya da benzemektedir. Dosya içerisinde yeterli bilgi olmadığından 143 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescil edilip edilmediği, ifraza uğrayıp uğramadığı, kadastro çapında değişiklik olup olmadığı anlaşılamamış, bilirkişi raporları da denetlenemiştir.
Bu sebeple, mahkemece dava konusu taşınmazın kök parseli olan 37 parseli komşuları ile birlikte gösterir kadastro paftası, 142 ve 143 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtları, 142 parsel sonradan ifraz edilmiş ise ifraz krokisi ve ifraza esas belgeler dosya içerisine getirtildikten sonra daha önce keşfe katılmamış fen ve orman bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılmalı, bilirkişilerden kadastro mahkemesinin 1981/313-1983/74 karar sayılı dava dosyasında verilen karar ve bilirkişi raporları da değerlendirilerek ve raporlar arasında oluşacak çelişkiyi de giderecekleri rapor düzenlemeleri, rapor ekinde taşınmazların bulunduğu alanı gösterir kadastro paftası (arazi kadastrosunda düzenlenen ilk paftadaki taşınmaz sınırları ile, mahkeme ilâmı sonucu ifraza uğrayan kısımlar ve 142 ve 143 parsellerin sınırlarını, 142 parsel tekrar ifraza uğramış ise ifraz sonucu oluşan parsel sınırlarını da gösterecekleri) ile kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçeklerini bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilecek şekilde müşterek imzalı kroki düzenlemeleri istenmelidir.
Yapılacak bu araştırma ile taşınmazın dava edilen kısmının tereddüte yer bırakmayacak şekilde ... adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı belirlenir ise, karar tarihinden sonra 26/4/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve ... Adına ... Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle ...ye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümlerinin değerlendirilmesi gerekir.
19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunun 2/1-b maddesi uyarınca, bu Kanun uygulamasında “2/B alanları”; 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre ... adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri, ifade etmektedir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, hukuk devletinin bir gereği olarak, tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumlu olduğu da dikkate alınarak ve ayrıca, vatandaşların Devlete olan güveninin devamının sağlanması amacıyla, tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerliliği, belirtmelerin terkini ve iade edilecek taşınmazlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, Kanunun 7. maddesinin: birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle ... adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır…”; birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak, daha sonra ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir,…”; birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “Bu fıkra (yani 7. maddenin birinci fıkrasının “a” ve “b” bentleri) kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.”; ikinci fıkrası uyarınca, “Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.”
6292 sayılı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında ... tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceğinin; keza, özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceğinin; yine, aynı Kanunun “Tasarrufa geçme” başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrasında, 2/B alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831 sayılı Kanunun 2"nci maddesi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (B) bendine göre orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmelerin, ilgisine göre ... Genel Müdürlüğünün veya ... Bakanlığının ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edileceğinin öngörülmüş bulunmasına göre, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan ve tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların kayden maliki olan kişilerin, idareye başvurmalarını gerektiren bir işlem ve süre öngörülmediği gibi bu kişilere idareye başvurmaları yönünde kanunen getirilen bir yükümlülükten söz etmek mümkün değildir. Burada konumuz çerçevesinde ve Kanunun 9. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ancak, Kanunun 6. maddesi hükümlerine göre 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen veya bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce veya sonra kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve “hak sahibi” sayılan kişiler açısından öngörülen bazı yükümlülük ve sürelerden (m 6/1-16); keza, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle ... adına tesciline karar verilen ve kesinleşen kararlardan infaz edilerek tapuda ... adına tescil edilen taşınmazların iadesi bakımından, ilgililerin 6292 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren iki yıl içinde idareye başvurmaları gereğinden bahsedilebilir (m 7/1-a bendi son cümle; b bendi son iki cümle). Buna göre, Kanunun 9. maddesi hükümlerinin, ... tarafından, taşınmazın 2/B alanında kaldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davaları bakımından uygulanması söz konusu değildir. Dolayısıyla bu tür davalarda; yargılama sırasında, ... davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmez veya vazgeçmeyeceğini bildirir ve tapu kütüğündeki 2/B belirtmesi de 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca terkin edilmemiş olursa, “...nin davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmiş sayılmasına” karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılan davalarda, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılması ve taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerekir.
Yukarıda belirtilen bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.