Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3672
Karar No: 2011/2841
Karar Tarihi: 17.03.2011

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2010/3672 Esas 2011/2841 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2010/3672 E.  ,  2011/2841 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Mat. A.Ş ve diğerleri aleyhine 26/10/2004 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
    Davacı, şizofreni hastası olup akli dengesinin yerinde olmadığını, olay tarihinde ailesi ile tartışarak evden ayrıldığını, küçük ...’nın oynadığı yere giderek onu iteklediğini, bu olay nedeniyle Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2004/318 Esas sayılı dosyasında ırza geçmeye teşebbüs suçundan yargılanıp beraet ettiğini, 14.04.2004 günlü Hürriyet gazetesinin Akdeniz ekinde “Antalya’da 2 sapık yakalandı” başlığı altında fotoğrafı ve adına da yer verilerek yayımlanan haberin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir.
    Davalılar ise, yayında davacıya yönelik hakaret kastı taşıyan hiçbir söz bulunmadığını, güncel haberin yayımlanmasında kamu yararı bulunduğunu, konu ile ifade arasında düşünsel bağ bulunan haberin görünür gerçekliğe uygun olduğunu belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
    Yerel mahkemece, kesinleşen ceza mahkemesi kararında şikayetçiyi sadece iteklediği kabul edilen davacının, gazetenin ilk sayfasında iri harflerle sapık olarak tanımlanmasının ve fotoğrafı ile adına da yer verilmesinin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle, manevi tazminat isteminin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
    Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
    Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Yasası"nın 24. ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Dava konusu olayda; davacının, kemeri ve fermuarı çözülmüş olarak, dava dışı yakınan küçük ..."yı kovaladığı, küçüğün kaçarak tanık ...’in marketine sığındığı, çocuğu kendisine vermesini isteyen davacının küfür ve tehdit ettiği, çevreden gelenler tarafından yakalanan davacının dövüldüğü; 1995 doğumlu olan dava dışı yakınan küçük ...’ya yönelik ırza geçmeye teşebbüs suçundan iddianame ile hakkında kamu davası açıldığı ancak üzerine atılı ırza geçmeye eksik teşebbüs suçunu işlediğine ilişkin her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediği gerekçeyle beraetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı hakkındaki haberin görünür gerçeğe uygun olduğu, yargılama sonunda davacı hakkındaki iddiaların doğru çıkmamasının yayın tarihindeki görünürdeki gerçekliği ortadan kaldırmayacağı ve davalıların da haber nedeniyle sorumlu tutulamayacağı benimsenip istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların kısmen manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi