3. Hukuk Dairesi 2017/10126 E. , 2017/12047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, davalı kurum görevlilerince 20.12.2013 tarihinde davacıya ait ilgili adreste yaptıkları inceleme ve kontrol neticesinde 25.12.2013 tarih ve 06.01.2013 son ödeme tarihli 5 günlük faturada 14.574,70-TL borç tahakkuk ettirildiğini, davalı kuruma başvurmaları neticesinde ise söz konusu tahakkukun kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığının bildirildiğini, ancak davalı kurum görevlilerince kullanım yerinde kaçak elektrik tutanağı düzenlenmediğini, davacı firmanın kaçak elektrik kullanımı olmadığını, bir an için kaçak elektrik kullandığı varsayılsa bile yapılan hesaplama ve tahakkuk ettirilen 14.574,70-TL"lik bedelin hatalı olduğunu belirterek,davacı firmanın 14.574,70-TL"lik borçtan davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı firmanın davalı kurumun özel trafo müşterisi olduğunu, davalı kurum görevlilerince yapılan kontrollerde davacının abone, sayaç veya ölçü sistemine müdahale ederek tüketimin doğru tespit edilmesini engellediğinin tespit edildiğini, kaçak elektrik kullanımının sabit olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davacı 28/05/2014 havale tarihli dilekçesiyle ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2014/313 Esas sayılı dosyasında karşılıksız yararlanma suçuna ilişkin ceza davası nedeni ile, mahkemece 6352 sayılı yasa geçici 2. maddesinin 1. ve 2 fıkralarının davacı hakkında uygulanması ihtimaline binaen kabul etmemekle birlikte kaçak elektirik tahakkuk ve ek tahakkuk bedelleri toplamı 15.598,08-TL davalı kuruma ödediğini, bilirkişi raporunda davacının ödemesi gerektiği belirtilen bedelden yapılan bu ödeme düşüldükten sonra 11.572,57-TL"inin istirdatını talep etmiştir.
Mahkemece 15/06/2015 tarihinde; davanın kısmen kabulü ile; davacının davalıya fazladan yapmış olduğu 11.515,95-TL"lik ödemenin ödeme tarihi olan 09.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan istirdadına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/14299 esas- 2016/8541 karar sayılı ve 31.05.2016 tarihli kararı ile "mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğu düşünülerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan" kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiş, 02/02/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; davacının davalıya fazladan yapmış olduğu 11.515,95-TL"lik ödemenin ödeme tarihi olan 09.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan istirdadına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
I-) Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna dayalı menfi tespit davası niteliğindedir.
Somut olayda ; 20.11.2013 gün, 2663 seri no"lu kaçak tespit tutanağı içeriğinden abone direkten aldığı enerji kablolarından çatı katında ek yaparak pako şaltere bağlantı vererek usulsüz kullanım yapıldığının tespit edildiği,davalı kurumun 1.185,70-TL miktarlı kaçak elektirik tahakkuk bedeli , 13.389-TL kacak ek tahakkuk bedeli olmak üzere toplam kaçak elektirik tahakkuk bedelinin 14.574,70- TL olarak hesaplandığı, davacının dava tarihinden sonraki tarih olan 09/05/2014 tarihinde 1.265,36- TL ve 15/05/2014 tarihinde 14.332,72-TL olmak üzere toplam: 15.598,08-TL davalı kuruma ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 1.3.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararının “C) Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde; “Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen kullanım yerinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı;
1)Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Tüm müşteriler için öncelikle ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre, (Kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.)
b) Doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa;
1) Meskenlerde, bağlantı gücü ve ortalama aylık çalışma saatine göre (buradaki bağlantı gücü, proje varsa projesinde belirtilen gücün kullanma faktörü olan 0,60’ı, projesi yok ise, basit yapılarda 3 (üç) kW, diğerlerinde 5 (beş) kW’ın altında olmamak üzere) yöresel özellikler ve benzer yapılar göz önüne alınarak,
2) Müstakil trafolularda (müşteri veya müşteri olmayan) ölçü noktasına bakılmaksızın, besleme transformatör veya transformatörlerinin toplam kurulu gücünün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve ortalama aylık çalışma saatine göre,
3) Meskenler ve müstakil trafolular hariç olmak üzere diğer abone gruplarında, tespit edilen kurulu gücün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve bu değer 3 kw’ın altında olmamak üzere ortalama aylık çalışma saatlerine göre hesaplanır.” hükmü yer almaktadır.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; mahkemece bozma ilamı öncesinde alınan 18/04/2014 tarihli tek kişilik bilirkişi raporunda kaçak ceza bedeli 1.136,15-TL, kaçak ek tahakkuk bedeli 2.890,08-TL hesaplanmış; hükme esas alınan 02/02/2015 tarihli üç kişilik bilirkişi raporunda 957,20-TL kaçak elektirik tahakkuk bedelinin 3.124,93-TL olarak toplam kaçak tahakkuk bedelinin 4.082,13-TL hesaplandığı görülmüştür.
Buna göre, 18/04/2014 tarihli bilirkişi raporu ile mahkemece hükme esas alınan 02/02/2015 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
Bu itibarla mahkemece aldırılan önceki ve sonraki rapor arasındaki çelişkilerin ve davalının itirazlarının da giderilmesi için son bilirkişi heyetinden ek rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Yerel mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ve bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hükmün tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.