3. Hukuk Dairesi 2016/1403 E. , 2017/12057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; evde kullandığı elektrik aboneliği için kaçak elektrik kullanımı nedeniyle borç tahakkuk ettirildiğini, kaçak kullanmadığını, ceza davasında beraat ettiğini belirterek, asıl borç 4.921,98 TL ve işlemiş yasal faizi ile toplam 7.465,23 TL"den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; 13630 nolu aboneliğin Hanifi Dikbaş adına kayıtlı iken ödenmeyen borçlar için takip başlatıldığını, elektriğin 05.01.2012’de borcundan dolayı kesildiği ve mühürlendiğini, davacının 21.12.2012’de aboneliğin birikmiş borcunu 6 ay taksitlendirme talebinde bulunduğunu, ilk taksidi yatırdığını, kalan borç miktarı kadar senet imzaladığını, davacının aynı gün aboneliği üzerine aldığını, yapılan hesaplamanın doğru olduğunu, davacının kötüniyetli olarak dava açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının kaçak elektrik kullanmadığı gerekçesi ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, davacının, davalı şirkete dava konusu abonelik nedeniyle toplam 97.58 TL borçlu olup fazlaya ilişkin 7.367,65TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık kaçak tahakkuku, kaçak ek tahakkuku, endeks esaslı ek tahakkuk ve otomatik dönem tahakkukuna dayalı açılan menfi davası niteliğindedir.
HMK."nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca mahkeme; çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK."nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda; mahkeme tarafından düzenletilen bilirkişi raporu incelendiğinde; davaya dayanak tüm faturalar yönünden inceleme yapılmadığı, incelemenin salt kaçak ve ek tahakkuk yönünden yapıldığı, endeks esaslı ek tahakkuk ve otomatik dönem tahakkuklarının inceleme kapsamına alınmadığı ve eksik incelemeye dayalı sözkonusu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı olarak; dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı hakkında mühür bozma suçundan ... 18. Asliye Ceza Mahkemesi"nde dava açıldığı, sanık olan davacının beraat ettiği, hükmün Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10/07/2014 tarih ve 2013/27276 E. 2014/13958 K. sayılı ilamı ile bozulduğu ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davanın esasını oluşturan maddi olgularla ilgili ceza davasının sonucunun, eldeki hukuk davası için bekletici sorun yapılması gerektiği açıktır (818 sayılı BK. md. 53, 6098 sayılı TBK. md. 74).
Hal böyle olunca, mahkemece, ceza mahkemesinde saptanan maddi olguların hukuk hâkimini bağlayacağı düşünülerek, ceza davasının sonuçlanmasının bekletici sorun yapılması, ardından tahakkuk kapsamında kalan tüm faturalar yönünden değerlendirme yapılması amacıyla hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.