4. Hukuk Dairesi 2010/4222 E. , 2011/2923 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 03/06/2004 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/01/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Borçlar Yasası"nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Davacının yaralanmasının niteliği ve derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm bölümünün manevi tazminat takdirine ilişkin 3 nolu bendinde yer alan "...tam..." ve "...5.000,00.-..." biçimindeki sözcük ve sayı dizisinin ayrı ayrı silinerek yerlerine sırası ile "...bir bölümünün..." ve "...2.500,00..." sayı ve sözcük dizisinin yazılmasına; 4 nolu bendinde yer alan "...491,00..." biçimindeki sayı dizisinin silinerek yerine "...341,13..." sayı dizisinin yazılmasına; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2011 gününde oyçokuğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Bu davalarda müruru zaman zarar görenin zararı ve faili öğrenmesinden itibaren BK’nun 60/1 maddesine göre (1) senedir. Bu süre trafik kazalarında ise, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1 maddesine göre, olay tarihinden itibaren (2) senedir. Davalılar yönünden eylem suç teşkil ediyorsa o takdirde TCK’nun 102/4 maddesi gereğince uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağından müruru zaman olay tarihinden itibaren (5) senedir.
Olayın özelliğine göre, olay tarihinden itibaren bu süreler içinde hukuk davası açılmadığı süresinde zamanaşımı iddiası ileri sürüldüğü takdirde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
Ceza davasının devam etmesi, kusur, işten güçten kalma, maluliyet oranının tespiti gibi konularda raporun geç alınması, yukarıda belirtilen yasanın ön gördüğü süreleri uzatmaz.
Somut davamızda da olay tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında yukarıda belirtilen süreler geçmiş olduğundan ve süresi içinde de zamanaşımı iddiasında bulunulduğundan zamanaşımı itirazına konu edilen tazminat talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüş ve kararlarına katılmıyorum. 21/03/2011