21. Hukuk Dairesi 2015/5791 E. , 2015/20852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz nedenlerine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, 27.02.2008 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 10.980,95-TL maddi tazminat ile 7.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranıyla birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (iş kazasına dayanan maddi tazminat tazminat davaları) haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya yapılan ödemeler ile bağlanan gelirlerin rücuya tabi kısmının hesaplanan tazminattan tenzili gerekir.(Rücuya tabi kısım=Kurumun sigortalıya iş kazası sigorta kolundan bağladığı sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değeri ile varsa geçici iş göremezlik ödemesi tahsislerinin sigortalının kusuruna denk gelen miktarlarının bu tahsislerden tenzili ile ortaya çıkan değerler.)
Bunun yanında 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
İşbu dosyada davaya konu zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu tartışma konusu değildir. Tartışma konusu olan hususlar Kurumun davacı sigortalıya yaptığı geçici iş göremezlik ödenesinin hesaplanan zarardan düşülüp düşülmediği ve takdir olunan manevi tazminatın miktarına yöneliktir.
Yukarıda açıklandığı üzere iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davaları nitelikçe Kurum tarafından karşılanmayan zararların tahsili istemine ilişkin davalardır. Buna göre davacının sürekli iş göremezliği nedeniyle Kurumun iş kazası sigorta kolundan kendisine yaptığı bir ödeme var ise bunun, yine var ise geçici iş göremezlik ödemesinin davacının hesaplanan maddi zararından düşülmesi esastır.
Somut olayımızda; davacının maluliyet oranının %10"un altında olması nedeniyle Kurumun kendisine iş kazası sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanmadığı açık olmakla birlikte yargılama konusu olan 27.02.2008 tarihli kaza sonrasında istirahatli kaldığı günler için 890,82TL geçici iş göremezlik geliri ödendiği ortadadır. Hal böyle olunca bu ödemenin rücuya tabi kısmının davacının hesaplanan zararından tenzili ile davacının bakiye zararının tespiti gerekmekte olup karar yerinde buna riayet edilmemesi doğru olmamıştır.
Bunun yanında tarafların sosyal ekonomik halleri, davacının maluliyet oranı ile kaza tarihi göz önüne alındığında hüküm altına alınan 7.000,00TL tutarlı manevi tazminat da fazladır.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 23.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.