3. Hukuk Dairesi 2016/21186 E. , 2017/12077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen faturalarda haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.218,56 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, istirdadı istenilen bedelin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı vekiline bilirkişi incelemesi yapılması için gereken delil avansını yatırmak için 2 haftalık kesin süre verildiği, ispat yükü davacıda olmasına karşın verilen kesin süre içerisinde davacı tarafçabelirtilen eksikliğin giderilmediği, bu haliyle yapılacak eksik inceleme ile karar verilmesinin mümkün olmadığı ve mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
1-) HMK"nın 324.madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Açıklana yasal düzenlemeye göre, taraflardan her biri ikamesini takip ettiği delil için, mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır Verilen kesin süre içinde delil avansının yatırılmamış olmasının sonucu, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmaktır.Talep edilen delillerin ikamesi konusunda verilen ara kararların ve kesin sürenin taraflarda duraksamaya neden olmayacak açıklıkta olması gerekir. Hangi işlemler için ve ne miktar avans talep edildiği buna ilişkin ara kararda gösterilmemiş ise, verilen kesin süre sonuç doğurmaz.
Somut olayda mahkemece, 26.11.2014 tarihli ara kararda, bilirkişi incelemesi için eksik kalan delil avansının yatırılması için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş olmakla birlikte, söz konusu ara kararda bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken masrafın toplam miktarı açıkça ve net olarak gösterilip bildirilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça dava açılırken yatırılan gider avansı ile karşılanamayan eksik delil avansının ne kadar olduğunun ara kararında açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Buna göre, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde; yerel mahkemece, 26.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekiline, bilirkişi incelemesi için ne miktar avansı yatırılacağı açıkça belirtilmeden, 300,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın başında yatırılan gider avansından karşılanamayan eksik kısmının yatırılması yönünde kesin mehil verilmesine ilişkin ara kararı geçersiz olup, kesin mehilin sonuçlarını doğurmaz. (bkz.HGK."nun 12.12.2012 tarih ve 2012/1202 E-1218 K sayılı kararı).
O halde mahkemece, eksik delil avansının verilen kesin süre içerinde tamamlanmadığı ve bu kapsamda davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın usulden reddine ilişkin karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bunun yanında kayıp-kaçak bedeli ile dağıtım-iletim bedeli sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelleri hakkında 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun öncesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “ Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür .Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır . Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak , sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK"ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması ) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı , bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak Uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun "17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; "Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır." hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış , bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen;
Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da ) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., Geçici 19. ile 20.maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
3-) Bozma nedenlerine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.