Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10575
Karar No: 2015/20899
Karar Tarihi: 24.11.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/10575 Esas 2015/20899 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2015/10575 E.  ,  2015/20899 K.
"İçtihat Metni"

ESAS NO : 2015/10575
KARAR NO : 2015/20899

Davacılar, 17/05/2007 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle "ın ölümüne, "ın ise kaza tarihinden beri şuuru kapalı vaziyette komada yatması nedeniyle maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılardan vs. vekilince duruşmalı, davalılardan vekillerince de duruşmasız olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/11/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılardan vekili Avukat ile davalılardan vekili Avukat geldiler. Diğer davacılar ile davalılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, temyiz eden davacılar AŞ vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 17.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu ölenlerden hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan ’ne yönelik davaların reddine, maddi tazminat istemlerinin kabul ve reddi, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulü ile sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limitiyle sınırlı olmak üzeredavalılardan tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılardan ile davalılardan vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
./..

Davalı işveren ne ait olup işyeri işçilerinden idaresindeki servis aracı ile pazarlama işinden dönüş sırasında, işleteni davalı olan plakalı kamyonun sürücüsü E.. Ş..’in direksiyon hâkimiyetini kaybederek orta bariyerleri geçerek karşı yönden gelen idaresindeki servis aracına çarpması ile meydana gelen ve , ’ın ölümü (Yargılama sırasında ölen) ın yaralanması ile sonuçlanan trafik iş kazasında servis aracında yolcu olarak bulunan sigortalıların ve servis araç sürücüsü ile plakalı kamyonun işleteni olan .’ın kusurunun bulunmadığı, davalı işveren i’nin %20, 16TU230 plakalı kamyonun sürücüsü ’in % 80 oranında kusurlu olduğu, işleten .. olan plakalı kamyonun ZMM sigortasının davalı tarafından yapıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davalı AŞ’nin Kazaya karışan ve işleteni davalılardan Y.. Ç.. olan plakalı aracın ZMM Sigorta Poliçesinin düzenlediği ve davacının bu aracında karıştığı trafik kazası sonucu yaralandığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının yaralanması ile sonuçlanan kaza sonucu ortaya çıkan tüm zararın davalı sigorta şirketinin düzenlediği zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınıp alınmadığına giderek manevi zararlarında poliçe kapsamında bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya içerisinde mevcut sigorta poliçesinde bedensel zarar nedeniyle maddi tazminatların teminat altına alındığı buna karşılık manevi tazminatlar bakımından poliçede düzenleme bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca poliçe kapsamında bulunmayan manevi zarar nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğunun kabulünün hatalı bulunduğu açıktır. Kaldı ki 2918 sayılı yasanın 92/f maddesine göre de manevi tazminatların ZMM Sigortası kapsamında olmadığı açıktır.
Temyiz eden davacıların, davalılardan Y.. Ç..’a yönelik davanın reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince; anılan davalının 16TU230 plakalı aracın işleteni olduğu ve zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, şoförünün kusurlu hareketinden araç sahibi, işleten ve istihdam eden olarak davalı Y.. Ç..’ın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece davalı Y.. Ç..’ın kusurunun bulunmadığından dolayı zararlandırıcı sigorta olayında sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmış ise de varılan bu sonuç hatalıdır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 2918 sayılı yasanın 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı maddenin son fıkrasında ise “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Öte yandan istihdam edenin sorumluluğunu düzenleyen ve olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunun 55. maddesinde “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesul” olacağı düzenlenmiştir. Her iki halde de yani gerek araç maliki ve işletenin ve gerekse istihdam edenin sorumluluğunun kusura dayalı sorumluluk olmadığı, işletenin sürücüsünün, istihdam edenin de çalıştırdığı kişinin zarar doğurucu eylemlerinden sorumlu olacakları ortadadır. Hal böyle olunca mahkemece araç maliki işleten ve istihdam eden olarak kusursuz sorumlu olan davalı bakımından, varsa bu sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenler açıklanıp tartışılmadan, salt kusurunun bulunmadığından bahisle anılan davalıya yönelik davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Dairemizin ve Yargıtay’ın kararlılık gösteren uygulamaları da bu doğrultudadır. (

Davacılar S vekili 26.11.2007 tarihli dava dilekçesiyle iş kazası sonucu ’ın ölümü ’ın ise ağır derecede yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemli olarak dava açtıkları ve yargılama sırasında dava dilekçesini ıslah ile ’ın ölümü nedeniyle anne için 20.000,00-TL kardeş için 2.000,00-TL maddi tazminat ile dava dilekçesinde yer almayan anne için 90.000,00-TL kardeş için 30.000,00-TL manevi tazminat isteminde bulundukları, Yargılama sonunda ise davacı için 10.547,29.TL Maddi, 40.000,00.TL Manevi, için 20.000,00.TL manevi tazminat karar verildiği, davacı ’nın maddi tazminat isteminin ret edildiği görülmektedir.
Öncelikle ihtiyari dava arkadaşı olan davacılardan desteğinden yoksun kaldıklarını beyan ederek tazminat talebinde bulundukları desteklerinin her biri bakımından destek kayıplarının giderek ölen işçilerin her biri bakımından maddi tazminat taleplerinin ne olduğu açıklatılmadığı gibi ıslah yoluyla ölümleri nedeniyle manevi tazminat talep ettikleri yakınlarının her biri bakımından talep ettikleri manevi tazminat miktarının da açıklanmadığı maddi ve manevi tazminat isteminin toplam olarak bildirildiği, mahkemenin de, toplam tutar üzerinden hak sahiplerine yararına maddi ve manevi tazminata karar verdiği görülmektedir. Mahkemece üç kişinin ölümü nedeniyle açılan tazminat davasında ölenlerden her biri bakımından istenen tazminat miktarları açıklatılmadan HMK’nun 119 ve 31. Maddelerine aykırı biçimde, tazminata karar verilmesi hatalıdır.
Bunun yanı sıra mahkemece, manevi tazminat istemine ilişkin olarak açılmış bir dava olmadığı halde, 10.06.2014 tarihli ıslah dilekçesindeki manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi de yanlış olmuştur. HMK’nun 176. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır.
Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle “ davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken davacılar ölenlerden her biri bakımından istenen manevi tazminat talebinin açıklatılmasından sarfı nazar edilerek “davacı için 40.000,00.TL, için 20.000,00.TL manevi tazminata” karar verilmek suretiyle hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekili ile temyiz eden davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacılardan yararına takdir edilen 1.100.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi