20. Hukuk Dairesi 2015/7058 E. , 2015/5413 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 06/04/2011
NUMARASI : 2010/1580-2011/558
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda davalı adına kayıtlı olan ve Duraliler Mahallesinde bulunan, eski 2619 parsel sayılı 624 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi hükmüne göre yapılan uygulama kadastrosu sırasında, 28095 ada 3 parsel numarasıyla ve 622,52 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, askı ilân süresi içinde, 27.10.2010 tarihli dava dilekçesiyle, yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu yapıldığını, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını iddia ederek, "Tespitin iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tescili" istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, [Uygulama (Yenileme) kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı ve ilk kadastroda belirlenen sınırlara uyulacağı] gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu taşınmazın tapu kütüğüne aktarılmasına, sınırlarının ve yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya, karar vermek için hazır olmadığı gibi, verilen karar da usûl ve kanuna uygun bulunmamaktadır.
Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro paftalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk önce 23/6/1983 tarihli ve 2859 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanun uyarınca yapılan yenileme faaliyetleri sırasında düzenlenen kadastro tutanağına "Yenileme Tutanağı" ismi verildiğinden, yürütülen bu faaliyet uygulamada "Yenileme kadastrosu" olarak adlandırılmıştır. Bu kanun ihtiyaca cevap vermeyince, 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinde değişiklik yapılarak yenileme çalışmaları, 22. maddenin 2/a fıkrası kapsamına alınmış; bu hükmün uygulamasına esas teşkil etmek üzere hazırlanan "Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik" de, 29.11.2006 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 22/2-a maddesi uygulaması sırasında düzenlenen kadastro tutanağı "Uygulama Tutanağı" olarak isimlendirildiğinden, esasen yenileme kadastrosu ile önemli bir farklılık içermeyen bu çalışma, Yargıtay kararlarında "Uygulama kadastrosu" olarak adlandırılmıştır.
Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin olarak, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek; uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarını yeniden üreterek tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılmasını sağlamak ve bu surette Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu sicilini sağlıklı ve güvenilir hale getirmektir. Uygulama kadastrosu sırasında mülkiyete ilişkin tartışmalar gündeme getirilemez ve kadastro komisyonlarınca bu konularda inceleme, değerlendirme ve tespit yapılmaz. Başka bir ifadeyle, mülkiyete ilişkin ihtilaflar, uygulama kadastrosunun konusunu teşkil etmezler.
Bu nedenlerle, uygulama kadastrosunun askı ilân süresi içinde açılan davaların kadastro mahkemelerince değerlendirilebilmesi için, uygulama kadastrosunun amaç ve kapsamına uygun taleplerin ileri sürülmüş olması zorunludur. Dava, askı ilân süresi içinde açılmış olmakla birlikte talep, uygulama kadastrosunun amaç ve kapsamına uygun değilse, kadastro mahkemesi görevsiz olduğundan ve görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re"sen görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca uygulama kadastrosu yapılmış ve davacı Orman Yönetimi tarafından, askı ilân süresi içinde eldeki dava açılmıştır. Ancak dava dilekçesi incelendiğinde, davacı İdarenin davasının yenileme kadastrosuna itiraza mı, yoksa mülkiyet iddiasına mı yönelik olduğu ya da her iki istemi de içerip içermediği açıkça anlaşılamamaktadır. Mahkemece, davacı Orman Yönetiminden, davasını açıklaması istenmemiş; davanın kapsam ve mahiyeti kesin olarak saptanmamıştır. Davanın niteliği saptanmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre, dava mülkiyete ilişkin ise kadastro mahkemesinin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
O halde, doğru sonuca ulaşılabilmesi için yerel mahkemece, öncelikle davacı Orman İdaresi vekilinden, davalarının sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucu tesis edilen yeni paftaların kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı iddiasına mı, yoksa özel mülk olarak tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın vasfının orman olarak değiştirilerek Hazine adına tapuya tescili şeklinde mülkiyet iddiasına mı, ya da her iki isteme birlikte mi ilişkin olduğu açıklattırılmalıdır. Bu açıklama sonunda;
1) Dava, sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin ise, askı ilân süresi içinde açılmış olan davada kadastro mahkemesinin görevli olacağı gözönünde bulundurularak işin esasına girilmeli ve yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmeli,
2) Orman İdaresinin davasının yalnızca mülkiyet iddiasına dayalı olduğunun anlaşılması halinde, mülkiyete ilişkin ihtilafların uygulama kadastrosunun konusunu teşkil etmemesi nedeniyle davanın usûlen reddi ile mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, uygulama tutanağının ise kadastronun olağan usûle göre tamamlanması için kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmeli,
3) Davanın, hem uygulama kadastrosuna itiraza hem de mülkiyet iddiasına ilişkin bulunduğunun anlaşılması halinde; uygulama kadastrosu tespitine itiraza ilişkin dava hakkında kadastro mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmeli; mülkiyete ilişkin talep yönünden dava tefrik edilerek kadastro mahkemesinin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, görevsizlik kararı verilmesi gereken hallerde, görevli mahkemece, davacı Orman Yönetimi tarafından, uygulama kadastrosundan önce genel mahkemede açılıp sonuçlanan tapu iptal ve tescil davası bulunduğu da gözönünde tutulmalıdır.
Mahkemece, davanın niteliği kesin olarak saptanmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru bulunmadığından, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.