8. Ceza Dairesi 2019/28338 E. , 2020/11515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
I- Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde,
Sanık ..."ın güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin soruşturma aşamasında alınan savunması sırasında kardeşi mağdur ..."a ait kimlik bilgilerini kullanması üzerine, mağdur hakkında atılı suçtan açılan kamu davası kapsamında 14.11.2009 ve 31.12.2010 tarihlerinde olmak üzere mağdurun iki kez yakalanıp alıkonulmak suretiyle savunmasının alındığı anlaşılmakla, sanık ... hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından ve gerekçeli karar başlığında 31.12.2010 olan suç tarihinin 12.11.2005 olarak yanlış gösterilmesi yerinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirildiğinden, bu hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanık müdafin suçun manevi unsurunun olayda gerçekleşmediğine, sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediğine, sanık hakkında etkin pişmanlık ve lehe düzenleme içeren hükümlerin uygulanması gerektiğine, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinin haksız olduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince,
a- 25.06.2019 tarih ve 2019/8-249 Esas ve 2019/499 Karar sayılı Ceza Genel Kurul kararında belirtildiği üzere; TCK"nın 268. maddedeki suçun oluşması için öncelikle, fail tarafından işlenen bir suçun bulunması gerekmektedir. Başka deyişle iftira suçunun aksine, bu madde bakımından gerçek bir suçun işlenmesi ve bu suçun faili ile 268. maddedeki eylemin failinin aynı kişi olması zorunludur.
İşlenmiş olması gereken suçun kasıtlı veya taksirli suç olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, maddede yalnızca suçtan söz edilmekle, kabahatler veya disiplin eylemleri madde kapsamında değerlendirilmemektedir.
Maddedeki ifade biçiminin hatalı olduğu söylenebilir ise de, mevcut düzenleme karşısında, failin gerçekte o suçu işlememiş bulunduğunun anlaşılması halinde, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin 268. maddedeki suçu oluşturmadığını kabul etmek, kanunilik ilkesi bakımından zorunlu görülmektedir. Bu tür eylemlerde 206. maddenin uygulanması gereklidir.
Güveni kötüye kullanma suçundan delil yetersizliğinden verilen ve kesinleşen beraat kararı karşısında hukuken sanığın işlediği bir suç bulunmadığının kabulünde zorunluluk olduğu halde kolluk görevlisine (düzenlenecek bir belgeye esas olarak) beyanda bulunurken, başkasına ait kimliği veya bilgileri kullanma eylemi 268. maddeyi değil 206. maddedeki suçu oluşturmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında güveni kötüye kullanma suçunun şüphelisi olarak yakalanması üzerine hakkında soruşturmaya başlandığı sırada kimliğini kardeşi ... olarak beyan eden sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığı, bu suçtan beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmakla; kesinleşen beraat kararı karşısında sanığın "işlediği bir suçtan" söz edilemeyeceği cihetle TCK"nın 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp sanığın TCK"nın 206. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği halde yazılı gerekçe ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
b- Kabule göre de;
Gerekçeli karar başlığında 08.12.2005 olan suç tarihinin 12.11.2005 olarak yanlış gösterilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.