(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/37366 E. , 2020/8234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde olarak temizlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ihbar tazminatına esas ücretin belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.
İhbar tazminatının hesabında esas alınacak ücret, işçinin son brüt ücretidir. Bu ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir. Diğer taraftan kıdem tazminatına esas ücrete, asgari geçim indirimi ve fazla çalışma ücreti eklenerek hesaplama yapılması hatalıdır.
Somut olayda davacının asgari ücretle çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, asgari ücretin üzerine bir miktar yol ve yemek ücreti ödendiğinin bilinen bir vakıa olduğu gerekçesiyle, (Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında yer alan) primine esas kazanç tutarı olan 1.273,69 TL üzerinden ihbar tazminatı hesabı yapılmıştır. Prime esas kazanç tutarı, aylık ücret veya geniş anlamda ücret olarak nitelenebilecek ücret ile aynı nitelikte kabul edilemeyeceği gibi, bu tutarın içerisinde fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti gibi ihbar tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmayan ödemeler de bulunabilir. Hal böyle olunca bilirkişi tarafından farazi bir kabul şekli ile bu miktarın yol ve yemek ücretini kapsadığı sonucuna varılması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının ödenmeyen ücret alacağı ile asgari geçim indirimi alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır
Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan ücret alacağı ile asgari geçim indirimi alacağı hüküm altına alınmış ise de, dosya kapsamından davalı işverenin 23/02/2015 tarihli dilekçesi ekinde (bir kısmı imzasız) bordro ve ödeme belgeleri sunduğu anlaşılmakta olup, mahkemece bu belgeler ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadan ve davalının ödeme savunması üzerinde durulmadan hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
Öncelikle davacının ödenmeyen ücret alacağı ve asgari geçim indirimi talepleriyle ilgili olarak, dosya kapsamında bulunan banka kayıtları ile işverence sunulan belgeler karşılaştırılmalı, oluşacak sonuca göre davacının bu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
4-Davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece davacı tanıklarının anlatımına göre hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından ikisi davacının köylüsü ve komşusu olup, bu tanıkların davacı ile birlikte çalışması bulunmamaktadır. Diğer tanık davacı ile birlikte aynı işyerinde çalışmış ise de, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma höbetleşe çalışma yapıldığını, ancak tüm işçilerin işe gelmediğini ifade etmiştir. Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Somut olayda, davacı tanığı nöbetleşe çalışma yapıldığını ifade etmiş ise de, davacının bu nöbet sistemine dahil olup olmadığı yahut hangi dönemlerde çalıştığına ilişkin somut bir beyanda bulunmamıştır. Bu halde davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasını ispat edemediğinin kabulü gerekir. Mahkemece talebin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
5-Davacının dava dilekçesi ile artırım dilekçesi dikkate alındığında, mahkemece reddedilen alacak miktarı (2.309,16 TL ücret, 500,00 TL fazla çalışma ücreti, 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL yıllık izin ücreti ve 300,00 TL hafta tatili ücreti olmak üzere) toplam 3.309,16 TL olduğu halde, davalı lehine 350,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi bir başka hatalı yöndür.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.