20. Hukuk Dairesi 2015/4690 E. , 2015/5526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 16.09.2014 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili ... ... ile diğer taraftan davalı vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacılar vekili 14.06.2012 tarihli dilekçe ile, vekil edenlerin, .... ilçesi, .. (....) mahallesi 582 parsel sayılı 344.700 m² yüzölçümlü taşınmazın malikinin mirasçıları olduğu, taşınmazın ... tarafından toplu konut alanı olarak kamulaştırıldığı ve 2002 yılında ......ne tahsis edildiği, 2006 yılında Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme çalışması sonucu yüzölçümünün 364.006 m² olarak düzeltildiği, yüzölçümü artan 19.306 m² bölüme ilişkin olarak kamulaştırma bedeli ödenmediğinden davalı kooperatif aleyhine sebepsiz zenginleşme nedeniyle 17. Asiye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı ve vekil edenlerin paylarının ödenmeyen karşılığı bulunan 918.793,05.- TL"nin davalıdan tahsiline karar verildiği, işlemiş faiz taleplerinin reddedildiği, ancak zararlarının tam olarak karşılanmadığı, Hazinenin de tapu kaydının yüzölçümünün düzeltilmesi nedeniyle zarardan sorumlu olduğu, mahrum kalınan mülkiyet hakkının karşılığının rayiç değer olması gerektiğinden, sebepsiz zenginleşme davası sonucu tahsil edilen değerle rayiç değer arasındaki miktar farkının ve bu zarardan 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince Hazinenin sorumlu olduğunun HMK 107/3. maddesi uyarınca tespiti istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davalı ile davacıların arasındaki illiyet bağı kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat nedeniyle açılan tespit davasıdır.
HMK"nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut da bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesine ilişkin davalar olup, bir hukukî ilişkinin var olup olmadığının tespit edilmesine ilişkindir.
Tespit davası, eda davasının öncüsü niteliğinde olduğundan, henüz şartları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerideki hukukî ilişkinin belli edilmesi bakımından delil olarak kullanılmak üzere açılabilir. Eda davaları ve inşai davalardan farklı olarak, maddi hukuka ait bir talep hakkının dava yoluyla ileri sürülmesi anlamına gelmez.
Tespit davası açılabilmesi için, hak veya hukukî ilişki ile bu hukukî ilişkinin hemen tespitinde hukukî yararın bulunması gerekir. Eda davaları ve inşai davalardan farklı olarak tespit davalarında, davacı, hukukî ilişkinin varlığının tespitinde hukukî yararının bulunduğunu ispat etmelidir. Ancak, tespit davasının özel bir kanun hükmü ile düzenlendiği haller bundan müstesnadır. Bu gibi hallerde tespit davası açılmasında hukukî yararın bulunduğu kabul edilir. Özel kanun hükmü olarak düzenlenen durumlar dışında, görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma aracı olarak ileri sürülebilecek konular için ve eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukukî yarar mevcut değildir.
Yukarıda bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacılar adına tapu siciline kayıtlı iken ... Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırılan 582 parsel sayılı taşınmaz 344.700 m² yüzölçümündeki iken, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan çalışma sonucunda yüzölçümünün 364.006 m² olarak düzeltildiği, artan kısım yönünden kamulaştırma bedeli ödenmediği gerekçesiyle ..... aleyhine Asiye 17. Hukuk Mahkemesi"nde açılan dava sonucunda, ödenmeyen bölümün bedelinin davacılara ödenmesine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, bu kez davacıların zararlarının tam olarak karşılanmadığı iddiasıyla eldeki tespit davasını açtıkları, bu davada tespiti istenen hukukî ilişkinin sebepsiz zenginleşme davası sonucu tahsil edilen değerle taşınmazın yüzölçümü düzeltilen kısmının rayiç değeri arasındaki miktar farkının ve bu zarardan 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince Hazinenin sorumlu olduğuna ilişkin olduğu, TMK 1007. maddesi uyarınca açılacak tazminat davalarının eda davası niteliğinde bulunduğu ve TMK 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararlardan Hazinenin, tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, tespiti istenen hususların eda davası ile de istenebileceği, eda davasında verilecek hükmün, tespiti istenen hukukî ilişkiyi de kapsayacağı anlaşıldığından, mahkemece davacıların hukukî yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davanın belirlenen niteliğine göre, davacılar aleyhine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hüküm yerinde nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzelterek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının mevcut 3. bendi metninin hüküm fıkrasından çıkartılarak, bunun yerine “3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hüküm tarihi itibariyle takdir edilen 1.500.-TL vekâlet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı Hazineye verilmesine,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.