20. Hukuk Dairesi 2015/22 E. , 2015/5601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, .... köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinin gerçekleştiğini, taşınmaza uzun yıllardır zilyet olduğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesine göre adına tescilini; davalı , taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı gibi zilyetlik koşullarının da oluşmadığını ileri sürerek, adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, ancak zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle ..."in davasının reddine, ....nin davasının kabulüne, 18.12.2009 tarihli krokide gösterilen 445 m2 taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece onanmasına karar verilmiş, davacı vekili bu sefer karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Karar düzeltme talebinin incelenmesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.02.2013 tarih ve 2012/15297-2013/1084 Esas ve Karar sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma karar düzeltme ilâmında özetle; [Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına imar ve ihya koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davalı taşınmaz, 1942 yılında yapılan orman kadastrosunda tahdit dışında bırakılmış, 1954 yılında yapılan tapulama sırasında da tapulama harici kalmıştır. Keşifte dinlenen tanıklar, 40-45 yıldan beri davacı tarafından kullanıldığını bildirmiş, 15/01/2009 tarihli ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmaz 5-10 eğimli, üzerinde 35-40 yaşlarında 2 adet, 20-30 yaşlarında 3 adet, 10-15 yaşında 3 adet, 2-3 yaşlarında 2 adet zeytin ağacı ile aşıya gelmiş 4 adet delice bulunduğu, zeytincilik ekolojisine uygun olması nedeniyle kendiliğinden yetişen yabanî zeytinlerin aşılanması yoluyla tesis edildiği, davacının gerekli imar ve ihyaya yaptığı, ekonomik olarak zeytin yetiştirdiği, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı ve özel mülkiyete konu olabileceği bildirilmiştir. 22/12/2008 tarihli orman bilirkişi raporunda ise, taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları dışında olduğu ve eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında "Orman sayılmayan yerlerden" olduğu belirtilmiştir. Taşınmaz üzerinde deliceden aşılanmış zeytin ağaçları bulunmakta ise de, 6831 sayılı Kanunun l/J maddesine göre toprak muhafaza karakteri taşımayan makilik- fundalık ile örtülü yerler orman sayılmazlar. Bu nedenle, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesine göre orman sayılmayan bu gibi yerlerin imar ve ihya ile zilyetlikle kazanılması mümkündür. Davalı taşınmazın eski tarihli belgelerde açık alanda kaldığından ve düşük eğimli olduğundan zilyetlikle kazanılması mümkündür. Bilirkişi raporları ve tanık beyanlarına göre de, zilyetlik koşullarının bulunduğu anlaşıldığına göre. Dairece davacı gerçek kişinin davasının reddine ilişkin hükmün bozulması yerine onanması maddî yanılgıya dayalıdır.] görüşüyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile fen bilirkişisi raporunda gösterilen 445,04 m2"lik taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davalı ....nin karşı davasının reddine karar verilmiş, hüküm vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastro çalışması ile 1982 yılında 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp. 11.06.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.
Arazi kadastrosu 1954 yılında yapılarak kesinleşmiş 2000 yılında 2859 sayılı Kanuna göre pafta yenileme çalışması yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 11/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.