3. Hukuk Dairesi 2020/11983 E. , 2021/11193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ..., 12.08.2008 tarihli protokol ile toplam miktarı 38.100,00 TL olan senetleri davalı avukata tahsil etmesi için teslim ettiğini, ancak davalı tarafından senetlerin kendi adına değil, dava dışı ... Man. Teks. Tic. San. Ltd Şti adına takibe konularak tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; akabinde davacı ..., dava konusu senetler nedeniyle 38.100,00 TL tutarındaki asıl alacağını 11.09.2013 tarihli temlikname ile davacı ...’e temlik etmiş olup, davacılar bozma sonrası verdikleri 10.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini ... açısından 38.100,00 TL, ... açısından ise 5.292,55 TL olmak üzere toplam 43.392,55 TL’ye yükseltmişlerdir.
Davalı avukat, söz konusu senetlerin ... Man. Teks. Tic. San. Ltd. Şti."nin vekaletine göre teslim alınıp takibe konulduğunu, tahsilat yapılmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.3.2013 günlü ve 2012/27330 E-2013/5896K sayılı ilamı ile davacı yararına bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulü ile ; 43.392,55 TL"nin, 15.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 24.11.2011 tarihinden itibaren, 28.392,55 TL"sinin ıslah tarihi olan 10.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16/06/2015 günlü, 2014/27302E-2015/20558K sayılı ilamı ile, davalının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı, davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, değinilen bu hususun gözardı edilip yazılı şekilde karar verilmiş olması ve mahkemece ıslah dilekçesindeki ... ve ... adına ayrı ayrı yapılan talepler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması da, kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile ; 15.000 TL alacağın dava tarihi olan 24/11/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair verilen kararın davacılar ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10/10/2019 günlü, 2016/5771E-2019/9659 K sayılı
ilamı ile, tarafların temyiz itirazları incelenmeksizin, kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekirken, kurulan hükümde, davanın kabulüne karar verildiği ve oysa ki davacının talebini 43.392,55-TL’ye ıslah ettiği, davacının ıslah edilen talebi değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davacının ıslah dilekçesi dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınmış ,davacının ıslah edilen talebi değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL alacağın 24/11/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak temlik sözleşmesi uyarınca 5.292,55 TL"sinin davacı ..."a bakiyesinin temlik alan ..."e verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 Sayılı HMK’nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukukî imkândır. (HMK.176.mad)
HMK."da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK."nın 177/1 maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar islaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK."nın 184 ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır.
Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesinde; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK"da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.
Buna göre dosyanın değerlendirilmesinde; mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının kapatılan 13. Hukuk Dairesi"nce bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerekmekte olup verilen kararın bu yönden bozulması gerekmektedir.
2- Bozma nedenine göre, davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi