3. Hukuk Dairesi 2017/4333 E. , 2017/12368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazın kendisine miras yoluyla intikal ettiğini, davalı şirket ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediklerini ve mevcut binanın inşa edildiğini, 1.,2. ve 5. katlardaki dairelerin arsa sahibi olarak kendisine verildiğini, kalan dairelerin ise davalı tarafından otele dönüştürüldüğünü, neticede binanın bir kısmının mesken bir kısmının otel olarak kullanılmaya başlandığını, 1. kattaki meskeni otel eklentisi olarak kullanılmak üzere davalı şirkete 17.10.2007 tarihli kira sözleşmesi ile 6 yıllığına kiraladığını ve davalı şirketçe taşınmaza tadilat yaptırıldığını, kira sözleşmesinin 19.10.2013 tarihinde sona erdiğini, taşınmazın tahliye edilmesi gerektiğinin kiracıya bildirilmesine rağmen tahliye edilmediğini, eşinin emekli olması, tek kızının eşinden ayrılması ve küçük bebeğinin olması nedeniyle özellikle kızına ve torununa destek olmak üzere ... "e dönmeye karar verdiğini, davalı şirketin de kira süresi sonunda taşınmazı kontrata uygun teslim edeceğini düşündüğünden, Ekim ayında dairesini teslim almak için ..."e geldiğini ancak davalının taşınmazı teslim etmediğini, davalı şirketin taşınmazı tahliye etmemesi sebebiyle mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazına yerleşemediğini ve başka bir ev kiralamak zorunda kaldığını, bu nedenle zorunlu ve devamlı konut ihtiyacı sebebiyle, kiralananın eski hali ile iade edilmek suretiyle tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; ihtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerektiğini, devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyacın tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyacın da tahliye sebebi olarak kabul edilemeyeceğini, davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığının yeterli olmadığını, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiş ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 13.04.2015 gün ve 2015/2769 E. 2015/3633 K. sayılı ilamı ile; kiralananın iade borcu doğmadan eski hale getirme istenemeyeceğinden, davacının eski hale getirme istemine ilişkin temyiz itirazları reddedilerek, tahliyeye ilişkin taşınmazın esaslı tadilat yapılmaksızın konut olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporu doğrultusunda taşınmazın esaslı tadilat yapılmadan konut olarak kullanımının mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 20.10.2007 başlangıç tarihli ve altı yıl süreli kira sözleşmesi ile dava konusu dairenin otel binasına eklenti yapılarak kullanılmak üzere kiralanmış olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin ‘’Hususi Şartlar ‘’ başlıklı 4. maddesinde; ‘’Kiralanan mecur kira sözleşmesi bitiminde duvarlar kiralandığı zamanki haliyle, yerler laminat parke, oda kapıları Amerikan Kapı, banyo ve küçük wc kalebodur, mutfak hazır mutfak olarak değiştirilecek ayrıca yatak odasında bulunan gardrop yenilenerek yer sahibine teslim edilecektir.’’ hükmüne yer verilmiştir. Her ne kadar bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrası alınan bilirkişi raporunda kiralananın esaslı tadilat yapılmaksızın kullanımının mümkün olmayacağı belirtilmiş ise de; sözleşme ile tahliye sırasında kiralananın eski hale getirilip teslim edileceği kararlaştırılmış olduğundan Mahkemece; sözleşmenin ‘’Hususi Şartlar ‘’ başlıklı 4. Maddesi değerlendirilmek suretiyle, tahliye anında taşınmazın eski hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı konusunda bilirkişiden Yargıtay"ın denetimine elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacı taraf yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.