Esas No: 2020/8443
Karar No: 2022/3737
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8443 Esas 2022/3737 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalı tarafın kendisi hakkında alacak takibi başlatarak haciz yoluyla 200.000 TL talep ettiğini ancak malzemelerin ayıplı olduğunu ve borcun muaccel olmadığını iddia ederek takibin durdurulmasını ve tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesi dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi de aynı gerekçeyle istinaf başvurusunu reddetmiştir. Ancak yüksek mahkeme, menfi tespit davalarının arabuluculuk zorunluluğuna tabi olmayacağını belirten kanun maddelerine ve gerekçelerine dikkat çekerek önceki kararların yanlış olduğunu belirtmiş ve mahkeme kararını bozmuştur. Kanun maddeleri: 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen arabuluculuk başlıklı 5/A madde.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.01.2020 tarih ve 2019/227 E- 2020/53 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.10.2020 tarih ve 2020/684 E- 2020/1126 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı tarafın müvekkili hakkında Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2018/14094 E sayılı dosyasıyla toplamda 200.000,00 TL alacağa yönelik kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, takibin halen devam ettiğini, söz konusu senedin davalıya ticari ilişkiye dayalı alınan ürün ve malzemeler karşılığında keşide edildiğini, ancak ürünlerin atıl durumda olduğunu, bu sebeple müvekkili tarafından kullanılamadığını, davalı tarafın edimini yerine getirmediğinden müvekkilinin borcunun muaccel olmadığını, ileri sürerek; öncelikle kötüniyetle başlatılan takibin durdurulmasına ve iptaline, ayıplı olan PVC malzemelerin bulunduğu belirtilen adreste inceleme yapılarak davalı tarafça müvekkiline teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunun tespiti ile davacının doğmuş bir borç bulunmadığından çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının davayı açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığını, davaya konu olan Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2018/14094 takip sayılı dosyasında davacı şirketin icra dosyasında taraf olmadığını bu sebeplerden dolayı davanın reddini, aksi halde esas bakımından da yerinde bulunmayan davanın reddini, haksız açılan davadan dolayı %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı, yargılama giderlerinin ve vekil ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın konusu, bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin davalı tarafından başlatılan icra takibinde davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davadan önce arabuluculuğa başvuruya ilişkin yasal zorunluluk yerine getirilmeden dava açılmış olduğu gerekçesi ile, TTK’nın 5/A, 6325 sayılı Yasa 18/A ve HMK’nın 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı, dava açmadan önce arabuluculuğu başvurup, anlaşmazlık tutanağını ibraz etmemiş olduğundan, 6325 sayılı Yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurusunun, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.
7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; "Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu düzenleme ile konusu sadece para alacağı olan eda davaları zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmış olup, olumlu veya olumsuz tespit davaları zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmamıştır. Bu hususta madde metni herhangi bir tereddüte ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK'ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, menfi tespit davalarının sırf nispi ticari dava olması nedeniyle TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırıdır. İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.