Esas No: 2020/6609
Karar No: 2022/3750
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6609 Esas 2022/3750 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ve istinaf edilen dava sonucunda esastan reddedilen kararın temyiz edilmesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da reddedildiği belirlenmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin kararında muvazaa iddialarının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, tek başına ticari defterlerinin yeterli delil olmadığı belirtilerek davacının muvazaayı kanıtlayamadığı, senede karşı senetle ispat ilkesinin kabul edildiği, dava dışı kişi ile şirket yetkilisinin muvazaalı olarak bonoyu tanzim ettiğinin ileri sürüldüğü ve davacının muvazaanın tarafı olması nedeniyle, 3. kişi değil keşideci olduğundan muvazaa iddiasının ancak yazılı delille ispatlanabileceği vurgulanmıştır. Bu nedenle yapılan istinaf başvurusu HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca karar ONANMIŞTIR. Kararın gerekçesinde atıfta bulunulan kanun maddeleri: HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.11.2018 tarih ve 2017/211 E. - 2018/767 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.07.2020 tarih ve 2019/701 E. - 2020/767 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, müvekkilinde %50 oranında hisseye sahip...’in kardeşi olduğunu, dava konusu senedin düzenlenme tarihinde şirket adına imza atan ...’in temsil ve ilzam yetkisi bulunmakla birlikte bu senedin şirket kayıtlarında görünmediğini, davalının senet bedeline karşılık olabilecek şekilde şirkete para/mal vermediğini, gerçeğe aykırı tanzim edilen senedin şirket aleyhine takibe konulduğunu, davalının THY’de ücretle çalıştığını, şirketten alacaklı olmasını gerektiren hiçbir sebebin bulunmadığını, aile fertleri arasındaki ihtilaflar sebebiyle senedin geçmişe dönük düzenlendiğini, bu hususta savcılığa da şikayet başvurusu yapıldığını ileri sürerek müvekkili şirketin takip dosyası ile dayanak senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini, senedin/takibin iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren dava konusu bononun tüm yasal unsurları taşıdığını, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini, %20 oranında tazminatın tahsilini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, senede karşı senetle ispat ilkesinin kabul edildiği, şirket temsilcisinin senetteki imzasının inkar edilmediği, dava dışı kişi ile şirket yetkilisinin muvazaalı olarak bonoyu tanzim ettiğinin ileri sürüldüğü, davacının uyuşmazlık noktasında muvazaanın tarafı olması nedeniyle, 3. kişi değil keşideci olduğundan muvazaa iddiasının ancak yazılı delille ispatlanabileceği, üzerinde nakten kaydı bulunan senet yönünden ispat yükü üzerinde olan davacının muvazaayı ispatlayamadığı, tek başına ticari defterlerinin de yeterli delil olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, istinaf isteminde ileri sürülmeyen hususların temyiz itirazına konu yapılamayacak olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.