14. Hukuk Dairesi 2013/14688 E. , 2014/1773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.08.2011 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptaline karar verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, komşu taşınmazda davalı C.. K.."nin mısır ürünü için kullandığı yabani ot ilacının kendi taşınmazındaki fasulye ürününde 7.875,00 TL zarara neden olduğunu, bu alacağın tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu belirterek, takibin devamını ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, zararın davacının kendi taşınmazında yaptığı yanlış ilaçlamadan kaynaklandığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Somut olayda; davacının zararına neden olan eylemin davalı tarafından gerçekleştirildiği hususu ispatlanamamıştır. Şöyle ki, davacı 13.04.2011 tarihli keşifte alınan beyanında kendi taşınmazında ""G.."" isimli yabancı ot ilacını kullandığını bildirmiştir. Ziraat mühendisi bilirkişi 28.06.2012 tarihli raporunda; ""G."" isimli yabancı ot ilacının fasulye bitkisinde kullanılmasının .....ve Kontrol Genel Müdürlüğü Teknik Talimatları çerçevesinde fasulye bitkisinde ruhsatlı tavsiye edilen yabancı ot bilgisi bulunmadığını belirtmiştir. Kaldı ki, 09.05.2011 tarihli delil tespiti dosyasına ibraz edilen raporda ve 11.04.2012 tarihli bilirkişi raporu ile 28.06.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının fasulye ürününde oluşan zararın davalının kullandığı tarım ilacından kaynaklandığının anlaşılamadığının, sadece kaynaklanmış olabileceğinin rapor edilmesine göre davacının zararı ile davalının eylemi arasında illiyet bağının varlığı ispatlanamadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.