20. Hukuk Dairesi 2014/10605 E. , 2015/5943 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında .... köyü 110 ada 8 parsel sayılı 5553.23 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleştirilen 2011/113 Esas sayılı dosyada davalı), 121 ada 17 parsel sayılı 1758.60 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleştirilen dosya 2011/112 E.), 121 ada 19 parsel sayılı 1995.64 m² yüzölçümündeki taşınmaz belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı , dava dilekçesi ile çekişmeli taşınmazların, evveliyatı orman iken 23.11.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları dışına çıkarıldığını, ancak taşınmazın tahdit dışında bırakılma tarihi ile davaya konu kadastro tespit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığını ileri sürerek, davalı adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parsellerin davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı tarafından temyiz edilmekle, hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/10/2013 tarih ve 2013/8903 - 9371 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “En eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir orman mühendisi bilirkişileri huzurunda keşif yapılarak dava konusu taşınmazların memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip, taşınmazların niteliğinin ne şekilde göründüğü orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazların kullanılıp kullanılmadığı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmazlar üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılımı, durumunun ne olduğu .... Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmeli, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, zilyetliğe değer verilmeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçip geçmediği düşünülerek sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, 121 ada 17 ve 19 nolu parsellerin tespitteki vasıflarıyla birlikte tespit maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, 110 ada 8 nolu parselin kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 828,30 m²"lik kısmının tespitteki vasıflarıyla birlikte tespit maliki adına, (B) harfi ile gösterilen 4724,97 m²"lik kısmının tespitteki vasıflarıyla birlikte adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü ile 121 ada 17 ve 19 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1957 yılında 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazlar orman olduğu gerekçesi ile tespit harici bırakılmış, tespit tarihinden önce 22.05.1991 tarihinde yapılan orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışmalarında da, çekişmeli taşınmazlar orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Ayrıca, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde; 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı KHK hükümleri gereğince yapılan yenileme çalışmaları, 21.2.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 17/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.