Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1615
Karar No: 2022/3580
Karar Tarihi: 28.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1615 Esas 2022/3580 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/1615 E.  ,  2022/3580 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.10.2017 tarih ve 2014/1642 E. - 2017/825 K. sayılı kararın davalı IMISK İth. İhr. Tic. ve Nak. A.Ş. vekili ile davalı ...A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.12.2019 tarih ve 2018/423 E. - 2019/1672 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.02.2022 günü hazır bulunan davalı Imısk A.Ş. vekilleri Av. ... ve ..., davalı ...vekili Av. Çiğdem Karayel, temlik alan davacı ... vekilleri Av. ... ile Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı Çalık Enerji San. ve Tic. A.Ş. ile davalılardan IMISK arasında 01.10.2013 tarihli ALMS-00-040 numaralı taşıma sözleşmesi akdedildiğini, Türkmenistan projesinde kullanılmak üzere taşnan GENERAL ELECTRIC marka LM-6000 gaz türbini emtiasının taşımasının, davalı IMISK tarafından anahtar teslimi üstlenildiğini, Taşınan yük için taşıma risklerine karşı davalı ... tarafından 26.08.2013 tarihli nakliyat sigorta poliçesi tanzim edildiğini, Türkmenistan'da limandan karayolu taşıtına yüklenen 192-489 nolu türbinin taşıt üzerinden düşerek hasarlandığını, Tedarikçi GE tarafından hasarın 2.450.916 USD olarak bildirildiğini, davalı ...'nın ise davalı IMISK firmasının sorumluluk sigortacısı olduğunu belirterek, 2.450.916 USD hasar bedelinin davalılar IMISK, Anadolu Sigorta ve Eureko Sigortadan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 04.02.2016 tarihli dilekçesinde, davalı ...Ş.'den dava konusu alacağın 2.000.000,00 USD'lik kısmınının tahsil edildiğini, tahsil edilen 2.000.000,00 USD yönünden alacağı Eureko Sigorta'ya temlik ettiklerini, temlik edilen kısım için kendi yerine davacı olarak Eureko Sigorta'nın geçtiğini belirtmiş ve bakiye 450.916,00 USD yönünden ise tüm davalılar hakkındaki davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Böylece, dava dilekçesinde davalı olarak yer alan Eureko Sigorta A.Ş., temlik aldığı kısım için davacı konumuna gelmiştir.
    Davalı IMISK A.Ş vekili, davacının aktif husumete ehil olmadığını, sözleşmenin taraflarının davacının Aşkabat Şubesi ile davalı olduğunu, davalı şirkete atfı kabil kusur bulunmadığını, açık araçla taşıma yapıldığından hasardan sorumlu görülemeyeceklerini, TTK m.882 ve CMR m.23 gereği sorumluluğun sınırlı olması gerektiğini, sınırlı sorumluluk miktarını aşan talebin her halde reddi gerektiğini, bu nedenlerle, davalı taşıyıcıya kusur izafe edilemeyeceğinden, haksız olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...Ş. vekili, davalılar arasında ihtiyari veya mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığını, davalının emtia sigortacısı, diğer davalının ise sorumluluk sigortacısı olduğunu ve menfaatlerinin çatıştığını, kara yolu taşıması sırasında meydana geldiği iddia edilen zararın miktarının belirsiz olduğunu, zarar belli değilken davalının tazminat ödemesinin beklenemeyeceğini, hasar değerlendirmesi için talep edilen bilgi ve belgelerin de sağlanmadığını, gelinen aşamada temerrütten de söz edilemeyeceğini, tam zayi iddiasına dayanan tazminat talebinin de haksız olduğunu, dava değerinin tam zayi değerlendirmesi ile ikame edildiğini, bu nedenlerle açılan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; 24.03.2016 tarihli dilekçe ile halefiyete dayanılarak, davacı tarafın 2.441.515,00 USD faturalara dayanan zararının, sigorta ekspertiz raporuna göre de 3.600.000.- USD civarında zarar hesaplanması nedeniyle davacı ile yapılan pazarlık ve indirim neticesinde 2.000.000,00 USD miktarında ödeme ile davacının zararının tazmin edildiğini, ödenen kısım için halefiyet hakkı kazandığını beyan etmiştir.
    Davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, davalının 340690112 numaralı sigorta poliçesi ile davalı IMISK şirketinin sorumluluk risklerini sigorta güvencesine aldığını, hasarın miktarının ne kadar olduğunun sabit olmadığını, davalı IMISK şirketi ile davacı arasında yasal sorumluluğu genişleten anlaşma hükümlerinin davalı sigortacıya karşı ileri sürülemeyeceğini, bu nedenle sorumluluk sigortacısı müvekkilinin azami 48.100 kg x 8,33 SDR=400.673 SDR ile sınırlı sorumlu tutulabileceğini, yüklemede davacının talimatlarının etkisi olup olmadığı, buna göre müterafik kusur bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiğini, poliçede 20.000 USD muafiyet şartı olduğunu, zarar sabit olmadığı için temerrütten söz edilemeyeceği ve talep edilen faizin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, taşıma uluslararası olmakla birlikte, uluslararası multimodal taşımalara ilişkin yürürlükte konvansiyon bulunmadığı için TTK m.902 ve devam hükümlerine göre sorumluluk tespiti gerekeceği, TTK m. 903 ile yapılan atıf gereği TTK m.863/1 maddesi gözetildiğinde hasar sebebi kazanın tek taraflı-yükün taşıttan düşmesi şeklinde meydana geldiği gözetilerek meydana gelen zarardan TTK m. 875 gereği davalının sorumlu olduğu, ağır kusur olmadığı, davalı taşıyıcının toplam 88 parçalık 537.496,81 Kg yükün taşınmasını üstlendiği, bu yük içinde bir kısmı taşırken hasarlanmasına sebebiyet verildiği, bu hasarlı parçanın, toplam yükün birlikte değerlendirilmesini gerektirdiği için kısmi hasar olarak değil toplam proje içinde bir hasar olarak gözetilmesi gerektiği, gerek davalı taşıyıcının gerekse davalı sorumluluk sigortacısının tam tazminatı yani gerçekleşen zararı tazmin etmek durumunda oldukları, gerekçesiyle; davacı Çalık Enerji ... A.Ş.'nin 450.916. USD'lik talebinin feragat nedeniyle reddine, temlik alan davacı ...Ş.'nin talebinin kabulü ile 2.000.000 USD alacağının ödeme tairihlerinden itibaren 3095 sy 4/a maddesi uyarınca yürütülecek faizi ile diğer davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı davalı IMISK A.Ş vekili ile davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, taşıma ve hasara konu emtianın ağırlığının 48.100 kg olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı gibi gerek taşıma belgelerinde gerekse olay sonrası düzenlenen eksper raporlarında taşımaya konu emtianın ağırlığının 48.100 kg olduğunu belirtildiği, davalı ... A.Ş.'nin sigorta sorumluluk üst limitinin 48.100x8.33x1.54063= 617.288,44 USD ile sınırlı olması gerekirken, tüm zarardan sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olduğu, TTK m.882 f.1 (b) hükmü uyarınca sadece hasarlanan bu emtianın ağırlığının sorumluluğun üst sınırının belirlenmesinde esas alınması gerektiği, gönderenin müterafik kusurunun bulunmadığı, çünkü sözleşmede yüklemenin taşıyana ait olduğu, özenli bir şekilde yükleme sorumluluğunun üstlenildiği, kara taşımasının deniz taşımasını takiben yabancı bir ülkede yapıldığı, esasen o aşamada göndericinin hazır bulunmasının veya yüke nezaret etmesinin mümkün olmayacağı, muafiyet tutarının öncelikle toplam zarardan düşülebileceği, sorumluluk limitinden düşülemeyeceği, gerçek zarar miktarı dikkate alındığında, sorumluluk limitinden ayrıca indirim yapılamayacağı gerekçesiyle davalı İMİSK... A.Ş. vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, bu davalının istinaf başvurusunun reddine; davalı ... A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davacı Çalık Enerji...A.Ş. tarafından açılan davada feragat edilen 450.916 USD'ye ilişkin davanın tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine, temlik alan davacı ...Ş.'nin davasının, davalı İMİSK... A.Ş. yönünden kabulüne, davalı ... A.Ş. yönünden kısmen kabulüne, bu doğrultuda; davalı ... A.Ş.'nin sorumluluğunun 617.288,84 USD ve bu tutarın temerrüt faizleri ile sınırlı olmak kaydıyla, 2.000.000 USD alacağın, 1.000.000 USD'lik bölümüne 20.01.2016 tarihinden, 1.000.000 USD'lik bölümüne 27.01.2016 tarihinden itibaren işletilecek ve 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte, bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile temlik alan davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2) Dava, değişik araçlarla yapılan (multimodal) uluslararası taşıma sırasında meydana gelen kaza sebebiyle emtiada oluşan hasar bedelinin davalı taşıyıcı, taşıyıcının sorumluluk sigortacısı ve nakliyat sigortacısından rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince Türk Ticaret Kanunu’nun kara taşımasına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı tespiti ile yazılı gerekçelerle hüküm tesis edilmiş ise de; değişik araçlarla taşımaya ilişkin TTK 902. maddesi ‘’ Bu Kitabın Birinci ve İkinci Kısım hükümleri, aşağıdaki şartların tamamının bir arada varlığı hâlinde, değişik tür araçlar ile taşıma sözleşmelerine de uygulanır:
    Eşyanın taşınması bütünlük gösteren bir taşıma sözleşmesine dayanıyorsa, bu sözleşme bağlamında taşıma değişik türde araçlarla yapılacaksa, taraflar, her bir türdeki araç için ayrı sözleşme yapmış olsalardı, söz konusu sözleşmelerin en az ikisi farklı hükümlere bağlı tutulacak idiyse, aşağıdaki hükümlerle, uygulanması gerekli milletlerarası sözleşmelerde aksi yolda bir düzenleme yoksa.’’ hükmünü haiz olup, (d) bendinde belirtildiği ve madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken milletlerarası sözleşme yoksa TTK’nın 850 ve devamı maddeleri uygulanır. Kural böyle olmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu CMR Konvansiyonu’nun 2. maddesinde aksine hüküm bulunmaktadır. Anılan maddede ‘’Mal yüklü taşıt, 14 üncü madde hükümlerinin uygulandığı haller dışında yolun bir kısmında deniz, demiryolu, nehir, kanal veya havayoluyla yük boşaltılmadan taşındığı hallerde bu Sözleşme taşımanın tümü için uygulanır. Ancak diğer taşıtlarla yapılan taşımalarda ortaya çıkan kayıp, hasar veya gecikmelerin, karayolu taşımacısının bir fiil veya ihmalinden doğmayıp yüklerin diğer taşıtlarda taşınması sırasında ve nedeniyle oluşabileceği kanıtlanır ise, Karayolu taşıyıcısının sorumluluğu bu Sözleşmeye göre, eğer sözkonusu diğer taşıtlar ile yükün taşınması için yasal koşullara uygun olarak o taşıt taşıyıcısı ile gönderen arasında bir mukavele yapılmış sayılır ve o mukavele konulması gelenekleşmiş hükümlere göre tayin edilir. Ancak, konulmuş bu gibi koşulların bulunmaması hallerinde, karayolu taşıyıcısının sorumluluğu bu Sözleşmeye göre tayin edilir. Eğer, karayolu taşımacısı diğer taşıtlar ile de taşıma yapıyor ise, sorumluluğu bu maddenin 1 inci paragrafına göre tayin edilir. Ancak bu durumda, karayolu ve diğer taşıtlar ile taşıma yapan kimse, iki ayrı kişi gibi işlem görür.’’ düzenlemesi yer almaktadır.
    Diğer taraftan TTK’nın 903. maddesinde ‘’Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın, taşımanın hangi kısmında meydana geldiği belli ise, taşıyıcının sorumluluğu, bu Kitabın Birinci ve İkinci Kısım hükümlerinin yerine, taşımanın bu kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o sözleşmenin bağlı olacağı hükümlere göre belirlenir. Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın taşımanın hangi kısmında meydana geldiğine ilişkin ispat yükü, bunu iddia eden tarafa aittir.‘’ hükmü yer almaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta, İstanbul’dan Türkmenbaşı Limanı’na kadar deniz yolu ile taşınan emtia, Limanda tıra yüklenmiş olup, tır Tükmenabat Şantiyesi’ne gitmekte iken meydana gelen kaza sebebiyle hasarlanmıştır. Hasarın meydana geldiği taşıma kesimi karayolu kısmı olup, bu husus uyuşmazlık konusu değildir. Hal böyle olunca CMR hükümlerinin uygulanması suretiyle davanın çözümüne gidilmesi gerekirken, aksi düşünce ile TTK hükümleri uygulanarak uyuşmazlığın halli isabetli olmamıştır.
    CMR’nin 41. maddesinde ‘’Madde 40 hükümleri saklı kalmak koşuluyla bu Sözleşmenin hükümlerini doğrudan doğruya veya dolayısıyla ihlal eden her türlü koşul hükümsüzdür. Böyle bir koşulun hükümsüzlüğü, mukavelenin diğer hükümlerinin hükümsüzlügünü gerektirmez. Özellikle, taşımacının lehinde sigorta tazminatı veya diğer herhangi benzer madde veya kanıtlama zorunluluğunu değiştiren herhangi bir madde geçersiz ve hükümsüzdür‘’ düzenlemesi yer almaktadır. Nitekim Dairemizin 30.05.2005 tarih 2004/5772 - 2005/5610 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere taşımada tarafların borçlarının sözleşme ile ağırlaştırılamayacağı ilkesi mevcut olup, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin 8. maddesinde yer alan ‘’….Çalık Enerji’nin uğrayacağı zararlar Nakliyeci tarafından tam olarak tazmin edilecektir.’’ düzenlemesi ise, belirtilen ilkenin aksine taşıyıcının sorumluluğunu ağırlaştırmaktadır. Bir başka deyişle, taşıyıcının tam zarardan sorumlu tutulması CMR’nin anılan hükmü gereğince geçersizdir. Zira, sınırlı sorumluluğu ortadan kaldıran bu sözleşme hükmünün geçerli olabilmesi için CMR madde 23/6, 24 ve 26. madde hükümleri gereğince ek bir ücretin kararlaştırılması gerekmekte olup, somut olayda böyle bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, sözleşme hükmü nazara alınarak tam tazmine gidilmesi doğru olmamıştır.
    Kural olarak multımodal taşımalarda tek taşıyıcının tüm taşıma aşamalarını üstlenmesi durumunda, başka araçlara yükleme yapan taşıyıcı gönderen konumundadır. Ancak somut olayda ‘’Ağır İndirme İncelemesi Raporu’’ndan anlaşıldığı üzere, yükün gemiden tıra yüklenmesi sırasında gönderen yüklemeye nezaret etmiştir. Hasar tır devrilmeden, sürücünün yaptığı manevra üzerine yükün tırdan savrulmasıyla oluştuğuna göre, yükün sabitlenmesinin yetersiz olduğu kabul edilmeli ve sabitlemenin gönderene ait olduğu bu durumda, gönderenin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının irdelenmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır.
    Yükün hasarlanan kısmının (13.093 kg) sistemin bütünlüğüne ve değerine müspet ya da menfi bir etkisinin olmadığı uzman bilirkişilerce saptanmış olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince bu teknik değerlendirmeye itibar edilmesi, değerlendirmenin yeterli görülmemesi halinde ise yeni bir heyetten rapor alınması yoluna gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yük ağırlığı 48.100 kg olarak alınmak suretiyle hesaplama yapılması da doğru olmamıştır.
    Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
    3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyizinin, davalı ... A.Ş vekilinin muafiyet ve vekalet ücretine yönelik temyizinin bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, (3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının, davalı ... A.Ş vekilinin muafiyet ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirzlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin temlik alan davacı ...Ş.'den alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 28/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi