20. Hukuk Dairesi 2015/81 E. , 2015/6000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Köyü 125 ada 125 ve 113 parsel sayılı sırasıyla 10090.68 m2 ve 28.905,06 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, sırasıyla çamlık ve tarla niteliğiyle adına tesbit edilmiştir.
Davacı gerçek kişi, çekişmeli taşınmazların kendisine murisinden kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 125 ada 113 parselin tamamının, 125 ada 125 parselin ise (A) harfli 8413.76 m2"lik bölümünün davacı adına, 125 ada 125 parselin (B) harfli 1676.92 m2"lik bölümünün ise kadastro tespiti gibi 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.12.2009 gün 2009/15998 – 19447 Esas ve Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Uzman orman bilirkişi çekişmeli taşınmazların yörede 1987 yılında yapılan orman kadastro çalışmaları sonucunda kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığını açıklayarak çekişmeli 125 ada 125 parselin kadastro çap hudutlarında bazı orman tahdit noktalarını göstermiş, çekişmeli 113 parselin konumunu ise göstermemiştir. Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2009 tarih 2009/1797-2422 sayılı iade kararı üzerine dosya içine konulan belgelerden bu köyde değişik tarihlerde orman kadastro çalışmalarının yapıldığı ancak orman kadastro çalışmalarına ilişkin tüm belgelerin dosyaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Kadastro çapından anlaşıldığı gibi çekişmeli taşınmazların hududunda Devlet .....ı niteliğinde taşınmaz ile çamlık niteliği ile adına tesbit edilen taşınmazlar bulunmakta olup, çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde olup olmadığı hususunda uzman orman mühendisi marifeti ile düzenlenen rapor yeterli değildir.
Bu nedenle; mahkemece ilgili orman işletme müdürlüğünden çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde değişik tarihlerde yapılan orman kadastro çalışmalarına ilişkin orman tahdit çalışma tutanakları, işe başlama, iş bitirme, askı ilan tutanakları ile renkli orijinalinden çıkartılmış onaylı orman tahdit haritalarının dosyaya getirtilmesi...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 125 ada 113 sayılı parselin kadastro tespitinin iptali ile davacı ... adına tarla niteliğiyle, 125 ada 125 parsel sayılı taşınmazın çamlık niteliğiyle yapılan kadastro tespitinin iptal edilerek taşınmazın komşu 147 ada 1 sayılı parselde bulunan ormanla birleştirilerek orman niteliğiyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından 125 ada 125 sayılı parsele, davalı tarafından 125 ada 113 sayılı parsele ilişkin temyiz edilmiştir.Temyiz incelemesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.11.2011 tarih ve 2011/8855-12640 Esas ve Karar sayılı ilâmı ile yerel mahkemenin kararı ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece uyma kararı verilen bozma kararında, taşınmazların kesinleşen orman tahdidi dışında olduğunun tespit edilmesi halinde memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planında çekişmeli taşınmazların konumunun belirlenmesi, davaya konu taşınmazlara en yakın kadastro parselleri ile güneyden komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanaklarının getirtilerek taşınmazları ne okuduklarının ve eğimlerinin doğru olarak belirlenmesi gereğine değinilmiştir.
O halde; 1985-1990’lı yıllardan sonraki aktüel durumunu gösteren memleket haritası ve hava fotoğrafları bulundukları yerden getirtilerek bir jeolog, bir orman, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden keşif yapılarak memleket haritası, hava fotoğrafı, amenajman planı, münhanili harita ve topografya haritası çekişmeli taşınmazlara ve çevresine uygulanarak haritalardaki konumu saptanıp, taşınmazların eğimi duraksamaya yer vermeyecek biçimde hesaplattırılmalı, anılan belgeler, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık olup olmadığı değerlendirilmeli; hukuken ve bilimsel olarak ve Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2000 gün ve 2000/20-1663/1694 sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi % 12’nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Kanunun 1/J bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmelidir.
Yukarıdaki yöntemle yapılan araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların evveliyatının ve fiili durumunun orman olmadığı saptandığı taktirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Öncelikle, 1985-1990’lı yıllardan sonraki aktüel durumunu gösteren memleket haritası ve hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmazların henüz hiç işlenmemiş durumda olduğu saptandığı takdirde, henüz zilyetlik olgusunun başlamadığı, dolayısıyla zilyetlikle kazanma süresinin dolmadığı düşünülerek, yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, üzerlerinde halen kültürel bir faaliyet bulunup bulunmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, yerel bilirkişi ile zilyetlik tanıkları, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit bilirkişileri de tanık olarak dinlenmeli, gerçek kişi/kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre hüküm kurulurken 12.09.2008 gün 2007/688-600 sayılı kararla dava konusu taşınmazlardan 125 ada 125 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile belirtilen 1676,92 m² yüzölçümlü bölümüne ilişkin davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek bir hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kısmen kabulü ile;
1-a) Dava konusu .... ili, .... ilçesi, .... köyü (Mah.) 125 ada 113 parsel sayılı taşınmazın; 28/04/2014 havale tarihli fen bilirkişileri ....ve ...."nın düzenlediği raporlarına ekli krokide (113-B) ile gösterilen 28.372,24 m2 yüzölçümlü kısmın davacı ... adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, (113-A) ile gösterilen 532,82 m2 yüzölçümlü kısmın davalı ... adına çamlık vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, (125-G) ile gösterilen 7.753,28 m2 yüzölçümlü kısmın davacı ... adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, (125-B) ile gösterilen 1.676,92 m2 ve kahverengi renkle taralı (125-C) ile gösterilen 225,56 m2 yüzölçümlü kısmın bir bütün halinde 1.902,48 m2 olarak çamlık vasfıyla davalı ... adına çamlık vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, (125-F) ile gösterilen 295,68 m2 yüzölçümlü kısmın ham toprak vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (125-D) ile gösterilen 85,01 m2 yüzölçümlü kısmın çamlık vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (125-E) ile gösterilen 54,23 m2 yüzölçümlü kısmın çamlık vasfıyla davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1981, 1985 ve 1987 yıllarında yapılan orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 18/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.