4. Hukuk Dairesi 2010/1709 E. , 2011/3717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı MTA Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 14/02/2007 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 01/10/2009 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı ..., ... vekilleri ile duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 05/04/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... vekili Avukat ... ve ... vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı kurum vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalılardan ..., ... ve ... tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı idare, dava dışı Aydınlar Turizm AŞ’nin borcu nedeniyle başlatılan icra takibi nedeniyle gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde cevap verilmemesi ve borçlu olunmadığının tespitine ilişkin dava açılmaması nedeniyle borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kaldığını belirterek, bu ödemeden dolayı uğradığı zararın kusurları oranında davalılardan alınmasını istemiştir.
Davalılar ise, kusurları bulunmadığını, hukuk müşavirliğinin kendilerine yol göstermediğini, yazının ivedi olduğunun bildirilmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, zarar tutarının davacı idarenin yazışmaları nedeniyle arttığını ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davalıların kusurları ve zararın tutarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış, davacı idare müfettişi tarafından yapılan inceleme raporu getirtilmiş ve davalıların kusur oranları ile sorumlu oldukları tutarlar ayrı ayrı belirlenerek istem kabul edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; kuruma gelen ilk haciz ihbarnamesine İcra ve İflas Yasası"nda belirtilen süre geçtikten sonra, 17.6.2002 günü, yanıt verildiği, süresinde itiraz edilmediğinden ikinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği, ikinci haciz ihbarnamesine karşı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin dava açılmayıp icra müdürlüğüne 27.06.2002"de itirazda bulunulduğu, bunun üzerine borçlunun davacı kurumda alacağı olduğu kabul edilerek 20.11.2003 günü 11.357,80 TL’nin ödendiği anlaşılmaktadır.
Davacı, bu ödemeyi davalı kurum elemanlarının kusurlu eylemi nedeniyle ödemiş olduğu halde zamanında davalılara karşı dava açılmamış, asıl borçlu aleyhine menfi tespit davası açılmış, haciz ihbarnamesine karşı şikayette bulunulmuş, menfi tespit davasının kabulü sonrası başlanılan icra takibinde alacağı tahsil edemeyerek 04.05.2006 günlü aciz vesikasını almış ve bu aciz vesikasındaki tutara göre eldeki bu davayı açmıştır. Olayın yukarıda anlatılan gelişimi gözetildiğinde zararın artmasına yasal yollara zamanında başvurmayan davacının eyleminin neden olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı kurumun çalışanları olan davalılar, haksız ve kusurlu eylemleri nedeniyle zarara yol açtıklarından, davacıya karşı asıl icra borçlusu ile birlikte dayanışmalı olarak (müteselsilen) sorumludurlar. Ancak, davacının zamanında borçlu olmadığının tespiti için dava açmaması nedeniyle zararın artan bölümü ile davalıların eylemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmadığından, dava açılmaması nedeniyle artan zarardan davalılar sorumlu tutulamazlar.
Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilerek, davalıların sorumlu olduğu tutarın kusurlu eylemleri ile ödenmesine yol açtıkları 11.357,80 TL olduğu benimsenip bu tutarın bilirkişi incelemesi ile belirlenen kusurları oranında ve dava tarihinden başlatılacak faiziyle birlikte ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar ..., ... ve ... yararına BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılardan ... ve ... yararına takdir olunan 825.00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.