Esas No: 2020/8088
Karar No: 2022/3493
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8088 Esas 2022/3493 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir kararın iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin bir karar temyiz edilmiştir. Davacı, acente sözleşmesi kapsamında hakem kurulunun usule uygun şekilde yargılamayı sürdürmediğinden kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Ancak mahkeme, hakem kararının usul ve yasaya uygun olduğu, adil yargılanma hakkını ve eşitlik ilkesini ihlal edecek bir aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. İlk derece mahkemesi, hakem kararının kesinleştiği gerekçesiyle icra edilebilir olduğuna karar vermiştir. Ancak davacıya hakem kararı bila tebliğ dönmüştür. Davacı, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK)'nun 15. maddesi uyarınca iptal davası açmak için gerekli 30 günlük sürenin, iptal davacısının beyan ettiği öğrenme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği sonucuna vararak, davayı açmıştır. Mahkeme, hakem heyetinin seçimine ilişkin yazının taraflar arasındaki sözleşmeye göre usulüne uygun olarak yapılmadığı, tarafları temsil eden avukatların temsil yetkisinin denetlenmediği ve tebligatların usulüne uygun olmadığı iddialarının hak arama özgürlüğü açısından yargıya ulaşılabilirliğin sağlanması ve yargılamada ilgililere hukuki dinlenilme hakkının tanınması bakımından önemli olduğunu belirtmiştir. MTK'nın 7. maddesinde hakem veya hakem kurulunun seçimi, MTK'nın 15/A.1/b bendi uyarınca ise hakem veya hakem kurulunun seçiminde taraflar arasında ki sözleşmede belirlenen veya bu konuda öngörülen usule uyulmaması halini iptal sebebi olarak düzenlenmiştir. Mahkeme
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
Hakem Kurulu Heyetince verilen 01.09.2014 günlü kararın iptali istemi ile İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla Bölge Adliye Mahkemesine açılan davanın yargılaması sonucunda davanın reddine ilişkin verilen 04.11.2020 gün ve 2020/1-2020/9 sayılı karar, yasal sürede taraf vekillerince temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 31.03.1962 tarihli acente sözleşmesi imzalandığını, davalının prim alacaklarının tahsili için sözleşmesi hükümlerine uygun olarak uyuşmazlığın çözümü için hakeme başvurduğunu, hakem kurulunun sözleşme yasaya uygun şekilde yargılamayı sürdürmediğinden kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeye uygun oluşturulan hakem kurulunun sözleşme ve yasaya uygun şekilde yargılamayı sürdürdüğünü, hakem tarafından davacıya tebligat yapılmasına rağmen davacının defterlerini sunmadığını, sözleşmenin 22. maddesi uyarınca şirket defterlerinin münhasır delil olarak belirlendiğini, iptal davasının haksız olduğunu belirterek davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı iptal davasında yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, hakem kararının usul ve yasaya uygun olduğu, taraflar açısından adil yargılanma hakkını ve eşitlik ilkesini ihlal edecek bir aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK)'nun 15. maddesi uyarınca, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
1- İlk derece mahkemesince, İstanbul 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin icra edilebilirlik şerhi konusunda inceleme yapılan 16.03.2016 tarih ve 2016/83 esas ve 2016/128 karar sayılı ilamı ile hakem kararının kesinleştiği gerekçesiyle icra edilebilir olduğuna karar verildiği, bu kararın davacıya tebliğe çıkarıldığı ancak bila tebliğ döndüğü, hakem kararının tahkim yargılamasındaki davacıya (vekiline) tebliğ edildiğine dair bir belge de bulunmadığı anlaşılmakla, 4686 sayılı Kanun'un 15. maddesi uyarınca iptal davası açmak için gerekli 30 günlük sürenin, iptal davacısının beyan ettiği öğrenme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği sonucuna varılmış, bu nedenle iptal davasının süresinde olduğu kabul edilerek işin esası incelenmiş, hakemlerin delil değerlendirmesi ve takdir haklarını hakkaniyet kapsamında değerlendirmeleri sonucu verdikleri karar ve gerekçesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi gerekçesinde, davacı vekilinin hakem seçimine katılmayacaklarını bildiren vekilin, müvekkili adına avukatların temsil yetkisinin bulunup bulunmadığının hakemlerce denetlemediğini, hakemlerin müvekkiline haber vermeden yargılamayı yürüttüğünü, bu durumun usule aykırı olduğunu ileri sürdüğü ancak hakemin seçilmesi için kendilerine tebligat yapıldığı, cevaben hakem seçimine katılmayacaklarını bildirdikleri, avukatları tarafından dosyaya beyanda bulunulduğu ve böylece yargılama süreçlerinden haberdar oldukları, tahkim davalısına yapılan tebligatların avukatlara davalı dışında bir yoldan ulaştırılmasının mümkün olmadığı, kaldı ki aynı vekillerin Kıbrıs'ta mahkemede devam eden yargılamada davalıyı temsil ettikleri anlaşıldığı ve bu aşamada müvekkillerine haber verilmediği beyanının TMK'nın 2. maddesine uygun olmadığı değerlendirilerek, bu konuda ileri sürülen iptal sebebinin de yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 24. maddesine göre ihtilaf zuhur edecek olursa ihtilafın halli için hakeme başvurulacağı ve aynı madde de hakem heyetinin seçim usulunün belirlendiği anlaşılmaktadır.
4686 sayılı Kanun'un 7. maddesinde hakem veya hakem kurulunun seçimi, aynı Yasa'nın 15/A.1/b bendi uyarınca ise hakem veya hakem kurulunun seçiminde taraflar arasında ki sözleşmede belirlenen veya bu konuda öngörülen usule uyulmaması halini iptal sebebi olarak düzenlenmiştir. Nitekim HMK’nın 439/2. maddesinin (b) bendinde hakem veya hakem kurulunun seçimi, sözleşmede belirlenen veya bu kısımda öngörülen usule uyulmaması, (f) bendinde tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmemesi ve aynı maddenin (g) bendine göre kararın kamu düzenine aykırılığı iptal sebebi olarak düzenlenmiştir.
Buna göre davacı vekilinin, taraflar arasında ki sözleşmeye göre hakem bildirimine ilişkin yazının usulüne uygun yapılmadığı, tarafları temsil eden avukatların temsil yetkisinin bulunup bulunmadığının denetlenmediği ve tahkim yargılamasında yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı iddiaları, hakemin teşekkülü ve yargılamayı yürütüş şekli itibariyle esasen tarafların eşitliği ve hukuki dinlenilme hakkını da içinde barındırmakta, verilen hüküm itibariyle kamu düzenini ilgilendirmektedir. Zira hak arama özgürlüğü açısından yargıya ulaşılabilirliğin sağlanması ve yargılamada ilgililere hukuki dinlenilme hakkının tanınması tahkim yargılamasının en temel ilkelerindendir.
Dosya kapsamında hakem heyetinin seçimine ilişkin yazının taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen davacı adresine gönderilmediği hususunun Hakem Kurulu Kararının 2. sayfasında Can Kardeşler Ltd. vekili Av. Tevfik Mut tarafından hakem tayini için gönderilmiş ihtarnameyi 21.06.2013 tarihinde tebellüğ edildiğinin belirtildiği, hakem seçimine ilişkin beyanları sunan avukatın usulüne uygun vekaletnamesini ibraz etmediği, bundan sonra hakemlerin seçilerek yargılamaya başlandığı, her ne kadar anılan avukatların Kıbrıs mahkemelerinde devam eden yargılamada iptal davacısını temsil ettikleri anlaşılsa da tahkim yargılaması bakımından yetkili olup olmadığının denetlenmediği gibi yargılamanın tüm aşamalarında tebligatların yetkisiz vekile yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla tahkim yargılaması ile ilgili olarak HMK’nın 423/c.2 maddesi uyarınca taraflara hukuki dinlenilme hakkının kullanılması bakımından hakem seçimine ilişkin yazının ve tahkim yargılamasındaki tahkikatın öncelikle asile gönderilmesi, usulüne uygun vekaletnamenin gönderilmesinden sonra tebligatların yetkili avukata yapılması gerekirken somut olayda bu hususların hiç birine yer verilmediğinden, hukuki dinlenilme hakkında aykırı davranıldığı, anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,
27.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.