16. Hukuk Dairesi 2014/16712 E. , 2015/7775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 101, 241 ve 282 parsel sayılı 29.000.00, 20.400.00 ve 33.800.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 16.05.1970 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davası, tespit tarihinden daha sonraki tarihte (05.10.1970) işlemden kaldırılmış ise de; Tapulama Komisyonunca, tespit tarihinde “davalı” oldukları ve parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle tutanaklar Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Yine davacı ... tarafından 04.11.1970 tarihinde ... ve Köy Tüzel Kişiği aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Kadastro Mahkemesindeki yargılama sırasında dava konusu 241 ve 282 parsel sayılı taşınmazların temlik edilmesi nedeni ile ... ve ... davaya dahil edilmiştir. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli taşınmazlara ait kadastro tutanağı ile aktarılan dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 101 parsel sayılı taşınmazın ... Köyü köy okulu, 241 parsel sayılı taşınmazın davalı ..., 282 parsel sayılı taşınmazın ise eşit hisselerle ... mirasçıları ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçısı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı aktarılan dosyada tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak ... ve köy tüzel kişiliğini hasım göstererek dava açmıştır. Dava konusu taşınmazlar 4753 sayılı Yasa uyarınca 10.11.1962 tarihinde ... adına tescil edilmiş, 21.08.1970 tarihli tapu kaydı ile de 241 parsel sayılı taşınmaz davalı ..."a, 282 parsel sayılı taşınmaz davalı ..."a temlik edilmiş, 101 parsel sayılı taşınmaz ise okul tarlası olarak tahsis edilip ... adına tescil edilmiştir. Dava 16.05.1970 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar dava dilekçesinde 4753 sayılı Yasa uyarınca 1962 yılında ... adına oluşan tapu kayıtlarından söz edilmemiş ise de tapu kaydına ve zilyetliğe dayalı olarak açtığı davada kendi lehine edinme koşullarının oluştuğundan bahsetmiş olup olayların açıklamasının davacıya, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu göz önüne alındığında davanın, tapu kayıtları henüz ... uhdesinde iken açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dava tarihinden sonra ... tarafından tapu kayıtlarının diğer davalılara temlik edilmiş olması temlikten evvel açılan dava nedeni ile davacının hakkının bedele dönüşmesi sonucunu doğurmaz. Bu durumda eldeki davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 46/1. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Söz konusu maddede “kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun"un 37"nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca ... adına kaydedilen taşınmaz malların bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunacağı” düzenlenmiştir. Daha açık bir ifade ile ... adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyedi yararına 14. maddede öngörülen edinme koşullarının gerçekleşmesi halinde taşınmaz zilyedi adına tespit ve tescil edilecektir. Bu durumda Mahkemece, dava konusu taşınmazların davacı tarafa ait olduğu anlaşılsa da 4753 sayılı Kanun"un 8 ve 9. maddeleri gereğince toprağı olmayan köylülere verilen sahipli toprakların bu kişilerden geri alınamayacağı, davacının hakkının bedel üzerinden devam edeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması dosya kapsamına uygun düşmediği gibi, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; 101 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı tapu kaydına dayanmıştır. Kayıt uygulaması yetersiz olduğu gibi, tapu kaydının bir yere revizyon görmesinin mutlak suretle o yere ait olduğu anlamına gelmeyeceği halde tapu kaydının yöntemince uygulanması gerektiği göz ardı edilmiş; dava konusu taşınmazlardan 101 parsel sayılı taşınmaz kesinleşen 100 sayılı mera parseline, 282 parsel de kesinleşen 299 sayılı mera parseline bitişik olmasına rağmen yöntemince mera araştırması yapılmamış; ayrıca davacı ... ve davalıların dayandığı tapu kayıtlarının 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre oluştuğu ve dosya kapsamından tapu kaydının haritasının bulunduğu anlaşılmasına rağmen mahkemece tapu kaydının oluşum belgeleri ile belirtmelik tutanağı ve dayanağı olan belgeler getirtilmemiş, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/A maddesi gereğince uygulama yapılmamıştır. Hal böyle olunca; doğru bir sonuca varılabilmesi için öncelikle tapu kayıtlarının oluşumuna esas olan belirtmelik tutanağı, varsa belirtmelik tutanağında geçen tapu ve vergi kayıtları, taşınmazın bulunduğu yere ilişkin toprak tevzi paftası dosyaya getirtilmeli, dosya tamamlandıktan sonra taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, kapsamları belirlenmeli, davacı tarafın dayanağı olan tapu kaydının güneyinde okunan ... çayırının neresi olduğu belirlenmeli, taşınmazın davacı tapu kaydı kapsamı dışında kalıp ... tapu kaydının kapsamında kalması halinde davacı taraf yararına ... tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar 3402 sayılı Kanun"un 46/1. ve 14. maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, mera yönünden de komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesinin kamu orta malı mer"a niteliği taşıyıp taşımadığı ve çevresinde kamu orta malı mer"a bulunup bulunmadığı, mera ile aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, eğim durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin baskın olduğu mahkemece gözlenerek ayrıntılı olarak tutanağa geçirilmeli, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazların eğimi, toprak yapısı, mera parseli ile arasında doğal ya da yapay sınır veya ayırıcı unsurların bulunup bulunmadığı, bitki örtüsü, öncesinin kamu orta malı niteliğinde mera ya da tarla olup olmadığı ile ilgili çekişmeli taşınmaz ile komşu parselleri mukayeseli olarak değerlendiren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fotoğrafçı bilirkişi aracılığı ile taşınmazı tüm yönleriyle gösterecek fotoğraflar çekilmeli ve fen bilirkişisinden keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.