Esas No: 2021/3202
Karar No: 2022/3425
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3202 Esas 2022/3425 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı-karşı davalı vekili, davalı şirketin %20 hissedarı olduğunu ve üç yıl boyunca maaşlı olarak çalıştığını ancak şirketin faaliyetlerine ilişkin herhangi bir bilgi alamadığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkeme, limited şirketlerde kâr payının dağıtılabilmesi için öncelikle ortaklar kurulunun karar alması gerektiği ve davacının şirket ortaklığından çıkartılması için dava açılabilmesi için genel kuruldan karar alınması gerektiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Aynı zamanda, karşı dava açan davalı-karşı davacı vekilinin, davacının haksız rekabet teşkil ettiğini öne sürerek ortaklıktan çıkarılmasını ve manevi tazminat talep etmesi de reddedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de yapılan istinaf başvurusunu reddederek, mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğunu onaylamıştır. Kanun maddeleri olarak, limited şirketlerde kâr payı dağıtımı için ortaklar kurulu kararı gerektiği (TTK'nın 640. maddesi) ve ortaklıktan çıkarılma işlemleri için genel kurul kararı gerektiği belirtilmiştir (TTK'nın 621/(1)-h ve 616/(1)-h maddeleri).
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.01.2020 tarih ve 2018/54 E. - 2020/12 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.11.2020 tarih ve 2020/966 E. - 2020/1397 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı- karşı davalı vekili, davacının, davalı şirketin %20 hissedarı olduğunu, şirkette üç yıl boyunca maaşlı olarak çalıştığını, şirketin faaliyete başladığı günden bugüne kadar davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi aktif ve pasifleri konusunda bu güne kadar herhangi bir bilgi dahi verilmediğini, davacının ortağı olduğu davalı şirketin ana sözleşmesinde kar dağıtım hususunun başlıklı 11. maddesinde düzenlendiği, davalı şirketin diğer ortaklarının bir ailenin bireyleri olduğundan dolayı davacının aralarında kalan tek yabancı olduğunu, bu durumun davacının hesap sorması, şirketi kontrol etmesini zorlaştırdığını, davalı şirketin kendi keyfine göre kâr dağıtmaktan sarfı nazar edemeyeceğini, şirket gelirlerinin sonucu elde edilen kârın dağıtılmasının kanuni bir sorumluluk olduğunu, şirketin diğer aile ortakları tarafından keyfi olarak dağıtılmayan kârlarla ve kasıtlı bir şekilde ve kötü niyetle idare edildiği gibi zarar ediyor gösterilen şirketin bugüne kadar büyüyerek geldiğini, davacının bu durumda büyük oranda kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek davanın kabulü ile davacıya kurumdan şimdilik 1.000 TL kâr payı geliri ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili, asıl davada kâr payı hakkında kazanç paylarının genel kurulun devredilemez yetkilerinden olduğunu belirterek HMK m. 115/1 gereğince davanın usulden reddine aksi halde esastan reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili, karşı davasında davacının davalı kurumun rakip firmasında öğretmenlik yaptığını, öğrencileri davalının rakip firmasına çektiğini, bu fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı şirketin devamı ve huzur içinde çalışmasını önlemek amacıyla davacının şriket ortaklığından çıkarılması gerektiğini ileri sürerek karşı davanın kabulü ile davacının %20 hissesinin değer tespiti ile m.642 ayrılma akçesi kurallarına göre davacının şirket ortaklığından çıkarılmasını, haksız rekabet yasağı nedeniyle davacı aleyhinde 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, asıl dava bakımından limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olmasının, kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermeyeceği, şirket ortaklarına kâr payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kâr payı dağıtılması yönünde Ortaklar Kurulunca bir karar alınması gerektiği, nitekim, davalı Şirketin Ana Sözleşmesinin 11. maddesinde de ortaklara kâr payı dağıtılabilmesi için, şirket sermayesinin en az %51' ni temsil eden ortakların kararına ihtiyaç olduğunun hüküm altına alındığı, davalı Şirketin ortaklar kurulu tarafından alınmış kâr payı dağıtımına yönelik herhangi bir karar bulunmadığı, bu yönde bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; karşı dava bakımından ise 6102 sayılı TTK' nın 640. maddesinde; ortağın şirketten çıkartılmasına yönelik düzenleme yapılmış olup, anılan yasa hükmüne göre; şirket ana sözleşmesine bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceğine ilişkin sebepler bulunabileceği, aynı yasanın 640/3. fıkrasında ana sözleşmede çıkarılmaya ilişkin hüküm bulunmasa dahi şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebeplere dayanılarak şirketten çıkarılmasının mümkün olabileceği, dosya içerisinde bulunan davacı şirkete ait ana sözleşmede ortakların haklı sebeple şirketten çıkarılmasına yönelik herhangi bir düzenleme olmadığı, bu halde şirket tarafından ortaklardan biri hakkında haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması davası açılabilmesi için 6102 sayılı TTK'nın 621/(1)-h. maddesi gereğince genel kurulda temsil eden oyların en az 2/3'ünün ve oy hakkı bulunan sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile mahkemeye başvuru kararının alınması gerektiği, ana sözleşmede çıkarılmaya ilişkin düzenleme bulunmasa bile genel kuruldan ortak hakkında ortaklıktan çıkarılmaya yönelik dava açılabilmesi için karar alınması zorunluluk olup dava şartı kapsamında olduğu, davacı şirket tarafından davalı ortak hakkında haklı nedenle şirket ortaklığından çıkarılma davası açılabilmesi için 6102 sayılı TTK'nın 616/(1)-h ve 621/(1)-h maddeleri gereğince dava şartı kapsamında genel kuruldan herhangi bir karar alınmadığı, bu nedenle ...’in şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin istemin dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerektiği, haksız rekabete dayalı manevi tazminat talebi bakımından yapılan incelemede ise davacı-karşı davalı ...'nin haksız rekabet oluşturacak bir eylemi ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın ...’in şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin istemin dava şartı yokluğundan reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karşı davada verilen karara karşı davalı-karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, şirket ana sözleşmesinde hüküm bulunmamasına ve TTK'nın 640. maddesi gereğince Genel Kurul Kararı bulunmadığından davacı karşı davalının haksız rekabette bulunduğuna dair delil de sunulmaması karşısında mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karşı davada verilen kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 107,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, 26/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.