Esas No: 2021/4427
Karar No: 2022/3449
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4427 Esas 2022/3449 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen bir dava sonucunda davalının, bononun mücerret borç ikrarı olduğunu iddia ettiği ve davacının senedin ciro edilmesi sonrasında borcunu ödeyemediğini belirttiği halde, mahkeme davanın reddine karar verdi. Ancak Yargıtay Bozma İlamı gereği, davacının borcunun 275.000 TL olduğu kabul edilerek kısmi kabul kararı verilmesi gerektiği ve davanın bu nedenle bozulması gerektiği sonucuna varıldı. Kararda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi üzerinde durulmuştur.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 20.06.2019 gün ve 2018/902 E. -2019/565 K. sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 29.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalıdan 275.000,00 TL borç alarak dava dışı...'a verdiğini, bu kişinin parayı ödemesi halinde kendisinin de davalıya borcunu ödeyecek olmasına rağmen dava dışı ...'ın borcunu ödememesi sonrasında kendisine verdiği 745.000,00 TL'lik senedi davacının davalıya olan borcunu ödeyemediğinden ciro edip ve iyiniyet göstergesi ve teminat olarak davalıya verdiğini, davalının ise bu senedi kullanarak müvekkiline 790.000,00 TL'lik icra takibi başlattığını, davacının 275.000,00 TL'lik borcuna karşılık 745.000,00 TL ödemek mecburiyetinde bırakıldığını ve parayı elden ödediği gerekçesiyle davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından verilen senedin teminat senedi olmadığını, davacı tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin borcun kabulü anlamına geldiğini, davacının faiz ve diğer masrafları ödemekten kaçındığı için davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddiasına karşılık, davalı (alacaklı) yargılamanın tüm aşamalarında senedin mücerret borç ikrarı olduğunu belirterek savunmada bulunduğu, senedi talil etmediği, dava konusu senedin 6102 sayılı Kanun'un 776. maddesi uyarınca zorunlu
şartları taşıması nedeniyle mücerret borç ikrarı olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 190. maddesi uyarınca ispat yükü kendisinde olan davacının ibraz ettiği delillerin senedin mücerretlik niteliğini kaldırmadığı, daha önce avukatı olan ...’ın, davalı ... ile işbirliği içinde bu kez onun avukatı olarak hareket ederek kendisini yanılttıklarını ve ...’ya olan 275.000.- TL borcuna karşılık lehtarı olduğu 745.000,00 TL'lik bonoyu davalıya ciro ettirdiklerini, kendi avukatı ile davalının kendisini bu bonoyu kendi namına tahsil edecekleri konusunda kandırdıkları iddiasına karşılık dava dışı avukat ... hakkında İstanĞbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararının kesinleştiği ve başkaca delil de sunulamadığı, davanın ödeme ile istirdat davasına dönüştüğünden davalı lehine tazminata da karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, bonodan kaynaklı başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece, davacı tarafın senette yazan miktarda borcu olmadığı iddiasını kanıtlayamadığı, davalının poliste verdiği ifadenin mahkeme dışı ikrar olduğu, davalının yargılama aşamasında bu ifadesini inkar ettiği ve davacının da bunun aksini ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Ancak davalının 20.09.2014 tarihinde poliste verdiği ve imzası ile teyit ettiği ifadesi” ...bana para verip veremeyeceğimi sordu, bana da kar payı verebileceğini söyledi, ben de kabul ettim ve kendisine 275.000.- TL nakit parayı verdim.” şeklindedir. Davalının, polisteki bu beyanının iradesi hilafına alındığına dair dosyada herhangi bir delil olmayıp, bu durumda mahkemece taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinde davacının borcu 275.000.-TL kabul edilerek buna göre bonodan dolayı kısmi kabul kararı verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, (2)nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 36,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.