20. Hukuk Dairesi 2015/828 E. , 2015/6121 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 10.07.2008 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; ... beldesi, .... mahallesi, .... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince adına tescili iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve fen bilirkişi Levent Atalay"ın 15.06.2009 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfiyle işaretli 1297,50 m², (B) harfiyle işaretli 2000,82 m2 ve (D) harfiyle işaretli 560,45 m² taşınmazların davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline, (C) işaretli taşınmaz taşlık ve çalılık olduğundan bu taşınmaz yönünden fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.03.2012 gün ve 15211-4528 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; " Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, Medenî Kanunun 713. ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının taşınmazın (A), (B) ve (D) harfli bölümlerine ilişkin olarak davacı yararına oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazların eski tarihli memleket haritasında ormanlık sahanın dışında kaldığı bildirildiği halde, orijinal renkli memleket haritası ile kadastro paftası çakıştırılmadığı için taşınmazın yerinin memleket haritası üzerinde doğru gösterilip gösterilmediği denetlenemediği gibi 1980’li yıllara ait hava fotoğrafları incelettirilerek aktüel durum belirlenmemiş, uzman ziraat mühendisi ve jeolog bilirkişilerden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısıyla da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliği ile hakim unsurun toprak mı yoksa kayalık ve taşlık mı olduğu, deliceden aşılı zeytin ve harnupların aşı yaşları, dağılımları ve kapalılık durumlarını belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, fotogrametrik kadastro paftası getirtilerek kullanım sınırları araştırılmamış ve bu pafta memleket haritası ile çakıştırılarak taşınmazın yeri tam ve kesin olarak tespit edilmemiştir.
Dosya içeriğinden, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 1977 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de; 05.11.2003 gün 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesi gereğince herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış ormanların her zaman orman olarak sınırlandırılabileceği düzenlendiğinden dava konusu taşınmazın bu nitelikte olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli ve 1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogrametri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, bu yönteme göre yapılacak araştırma sonunda orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptanması halinde davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; jeolog bilirkişi tarafından taşınmaz ve çevresinin hakim unsurunun taşlık ve kayalık mı yoksa tarım arazisi niteliğinde mi olduğu; üzerindeki zeytin ve harnup ağaçlarının aşı yaşları, dağılımları belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması yapılmalıdır. " şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında çekişmeli taşınmazlara 2682 ve 2609 parsel numarası verilerek, sırasıyla 2509 m2 ve 1207 m2 yüzölçümü ve tarla niteliğiyle kadastro tutanağı düzenlenmesi üzerine, mahkemece görevsizlik kararı verilerek, 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddeleri gereğince, tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine gönderilmiş, mahkemece, davanın reddine, 2682 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğiyle adına; 2609 parsel sayılı taşınmazın ekonomik yarar sağlanacak yerlerden olması nedeniyle adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 16.08.1966 tarihinde kesinleşmiş, taşınmaz 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince tapulama harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Yörede 1976 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ile 23.01.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması, dava sırasında 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince evvelce tapulama harici bırakılan yerlerde yapılan kadastro çalışması bulunmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma ilâmına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazların 1987 yılı hava fotoğraflarında ve güncel fotoğraflarda çalılık ve kayalık niteliğinde görünmesine ve eğim durumuna göre yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, ret sebebi ortak olan davalı ve Belediye Başkanlığı lehine, ortak vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, ayrı ayrı 350"şer TL vekâlet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükmün 3. bendi yerine "Red sebebi ortak olan davalı ve Belediye Başkanlığı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/son maddesi gereğince takdir edilen 350.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve Belediye Başkanlığına verilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.