3. Hukuk Dairesi 2017/9936 E. , 2017/12736 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı;... Mahallesi ... Sokak ...Apt. Karşısı No:37 ... adresinde bulunan meskende elektrik aboneliğinin vefat eden babası adına kayıtlı olduğunu, davalı tarafından 23/09/1999-09/10/2007 tarihleri arasında sehven saatin 4 hane üzerinden okunarak hatalı tahakkuk yapıldığının bildirildiğini, bu nedenle 13.750,26 TL haksız tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek; müvekkilinin davalıya 13.750,26 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacının davalı şirkete 1.611,33 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2012/3649 esas 2013/1059 karar sayılı 14/02/2013 tarihli ilamıyla;“...sayacın tüketim endekslerinin 23.9.1999 tarihinden 9.10.2007 tarihine kadar tamamının getirtilerek, sayaç endekslerinin eksik okunmaya başlandığı tarihin tam olarak tespiti ve tüketim dönemleri itibariyle geçerli olan elektrik tüketim bedellerinin hesaplanması için bilirkişi heyetinden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi ..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya 1.611,33 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen ikinci hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2015/218 esas 2015/18394 karar sayılı 19/11/2015 tarihli ilamıyla;
“... Mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 10.3.2009 tarihli kök raporda; dava konusu elektrik borcuna dayanak yapılan sayacın seri numarasının ... olduğu, ancak tüketim ekstrelerine göre davacının vefat eden murisi -...- adına kayıtlı abonelikteki sayacın seri numarasının ise ... olarak yazıldığı, davalı kurumun dava konusu abonelikte kullanılan sayaca ilişkin belge bulunmadığını bildirildiği, ... nolu sayacın sayaç endeksleri incelendiğinde, tüketim değerlerinin normal seyir izlediği, davalı kurumun dayanak yaptığı verilerin birbiri ile çeliştiğinden, dava konusu tahakkukların geçerli olmadığı vurgulanmıştır. Davalı taraf, kök rapora itirazında; dava konusu abonelikteki sayacın seri numarasının ... olduğunu, ... Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü test raporunda sayaç numarasının sehven ... olarak yazıldığını ve bu rapora göre dava konusu ek tahakkuk yapıldığını açıklamıştır. Davalı vekilinin itirazları kapsamında aynı bilirkişi heyetinden alınan 27/06/2014 tarihli ek raporda ise; söz konusu sehven kayıt edildiği açıklamasının mahkemece kabul edilmesi halinde; eksik okumanın başladığı 23/09/1999 tarihinden 07/12/2007 tarihleri arasında eksik tahakkuk etttirilen 90002 KWH elektrik miktarının 1999/09-2007/12 tarihleri arasındaki ortalama birim fiyat üzerinden 12.138,93 TL olduğunu bildirmiştir. Dava konusu tahakkuk, ... Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü raporunda açıklanan ... nolu sayaca ilişkindir. Davalı taraf sayaç nosunun sehven yazıldığını gerçekte sayacın seri nosunun ... olduğunu savunmuştur. Bu durumda ispat yükü davalı taraf üzerinde olup, dava konusu tahakkuka dayanak ... Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü raporunun ve dava konusu tahakkukun, ... sayaç hakkında düzenlendiğini ispatlamakla yükümlüdür. Öte yandan, bilirkişi raporunda; bozma ilamı doğrultusunda, her bir tahakkuk dönemindeki bedeller esas alınarak ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekirken, 1999/09-2007/12 tarihleri arasındaki ortalama birim fiyat üzerinden hesaplama yapılmış, mahkemece de benimsenen bu ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur. Bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tümü ile yerine getirilmeden yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek bozma kararına aykırı biçimde hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular ve hükmüne uyulan bozma kararı göz önüne alırarak, ispat yükünün davalı üzerinde olduğu gözetilip, dava konusu tahakkuka ilişkin sayaç numarasının yanlış yazıldığının davalı tarafından ispatlanması halinde görevlendirilecek başka bir uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması taraflar lehine bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebep ve şekline göre davacı tarafın, yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 1.462,24 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuü müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece uyulan Dairemizin bozma ilamına göre; ispat yükünün davalı üzerinde olduğu gözetilip, dava konusu tahakkuka ilişkin sayaç numarasının yanlış yazıldığının davalı tarafından ispatlanması halinde görevlendirilecek başka bir uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, bozma ilamına uyulmasıyla bu konuda davacı lehine usulü müktesep hak oluşmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş olmasına karşın, bozma gereği yerine getirilmemiş, ispat yükü davalıda olan dava konusu tahakkuka ilişkin sayaç numarasının yanlış yazıldığına ilişkin davalının ibraz ettiği belgeler değerlendirilmemiş, ispatlanıp ispatlanmadığı belirlenmemiş, sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece, Dairemizin 2015/218 esas 2015/18394 karar sayılı 19/11/2015 tarihli ilamında belirtildiği üzere, ispat yükünün davalı üzerinde olduğu gözetilip, dava konusu tahakkuka ilişkin sayaç numarasının yanlış yazıldığının davalı tarafından ispatlanıp ispatlanmadığı yönünde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; bozma gereği yerine getirilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2- Ayrıca; mahkemece verilen ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile davacının 1.611,33 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verildiği, verilen ilk kararın sadece davacı tarafça temyiz edildiği, bu şekilde davacı yararına usulü müktesep hak oluşmasına karşın mahkemece verilen üçüncü hükümde davanın kısmen kabulü ile davacının 1.462,24 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davacı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 1.611,33 TL menfi tespit miktarından daha az menfi tespit miktarına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,üçüncü bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.