3. Hukuk Dairesi 2017/10048 E. , 2017/12739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 6810 nolu aboneliğindeki kuyusunun panosunda çıkan yangından dolayı davalı kuruma bilgi verildiğini, davalı kurumun isteği üzerine müvekkilinin sayaç değiştirme tutanağı ile sayacı değiştirdiğini, davalı kurumun yanık olan sayacı incelemeye gönderdiğini, endeks verilerine ulaşılmadığı nedenle 18/07/2011 ile 15/09/2011 tarihleri arasındaki 60 gün için kurulu güç üzerinden hesap yapılıp müvekkiline 66.288,90 TL borç çıkarıldığını, bu kaçak elektrik kullanma tutanağına bağlı tahakkuka konu borçlarının olmadığını, davalı kurumca hakkında kaçak elektrik tutanağı düzenlenmiş ve toplamda 66.288,90 TL den borçlu olmadıklarının tespitine, davalının kötüniyet tazminatı ile cezalandırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı abonenin sayacında kaçak kullanım tespit edildiğini, bu nedenle müşteri hizmetleri yönetmeliğine göre hesaplanıp tahakkuk ettirilen tüketim borcu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. ,
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; 15/07/2013 tarihli bilirkişi raporu, taraf vekillerinin beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 63.613,50 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarfından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/1171 esas 2014/9076 karar sayılı ilamıyla 05/06/2014 tarihli ilamıyla, “HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Hâl böyle olunca somut olayda; mahkemece bilirkişinin düzenlediği 15/07/2013 tarihli rapora davalı vekilinin itirazı ve menfi tespite konu miktarda nazara alınarak, konusunda uzman üçlü bilirkişiden (... veya ...) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı EPDK kurul kararı çerçevesinde rapor alınmak suretiyle; daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; davanın kabulü ile; davacının 66.288,90 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde; Dairemizin bozma ilamı öncesinde mahkemece davacının 63.613,50 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, bu karar davalı tarafça temyiz edilmiş, bozma ilamına mahkemece uyulduktan sonra yeni kararda ise davacının 66.288,90 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. İlk kararı sadece davalı temyiz etmişken ikinci verilen kararda ilk karardaki 63.613,50 TL"yi de aşacak şekilde yeni hüküm kurulması yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyetindedir.
O halde; mahkemece, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 63.613,50 TL’yi aşan şekilde borçlu olmadığının tespitine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- AAÜT 13. maddesine göre; Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
O halde; mahkemece kabul edilen dava konusu miktar üzerinden tarife oranlarına göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; usulü kazanılmış hakka aykırı şekilde dava konusu kadar( 66.288,90 TL) davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.